Salı, Ekim 31, 2006

Bir sonbahar günü işte!


Yapraklar sararıyor,
yağmurlar yağıyor,
mevsimler hızla değişiyor..
Zaman çok hızlı akıp gidiyor,
çocuklar soğuk havalarda evde mahsur kalıyor,
dökülen yaprakları süpüren adama inat gökten hızla yapraklar düşmeye devam ediyor,
bir kedi sarı renklerin cazibesine kapılmış çıktığı ağaçtan inemiyor,
bir kadın ve adam bir sandalye bulma telaşında,
çıkıp kediyi kurtarma çabasında,
bir araba yer kalmamış sokakta park yeri arıyor,
çiçekçi karanlık havaya inat renk renk çiçeklerini sıralamış köşede,
bir anne pembe paltolu kızını hızla çekiştiriyor geç kaldık diye,
küçük kız dantel çoraplı annesinin elinden tutmuş küçük adımlarla yetişmeye çalışıyor,
işe geç kalmış adam hızlı hızlı yürüyor,
bahçede ki köpek yine miskin miskin otuyor,
simitçi sıcak simitlerle geçiyor,
biri daha pastaneye uğramış,
yağlı pohaçalardan bir tane de o almış,
iki kardeş servis bekliyor,
gökyüzüne yükselen ağaçlar sokağı ne de güzel yapmış,
bir de şu arabalar olmasa,
bahçe duvarı boyunca sarmaşıklar kırmızıya dönmüş,
gökyüzü karanlık,
insanlar koşturuyor,
şu kadının gömleği de hiç olmamış,
akıp giden zamana inat
sanki hayat ve herşey aynı,
oysa bir anımız bir anımız gibi değil,
düşünceler gibi değişmekte zaman da,
Neva hızla büyüyor,
şimdi evde oyuncaklarıyla oynuyor, ütü yapıyor,
dışarısı soğuk,
içimse sımsıcak,
akan zamana inat,
nasıl olsa durduramayacağım zamanı deyip
bir koşu gittim,
zencefilli çay aldım kendime,
şimdiyse radyodan şarkı tutuyorum
fal misali hem kendime hem de hepimize
Bir sonbahar günü işte...

Hiç yorum yok: