Pazartesi, Temmuz 23, 2007

Yavaşlık


Havalar sıcak hem de çok sıcak! Bu sıcak havalar beni hasta ediyor, sürekli başım ağrıyor, yavaşlıyorum.
İstiyorum ki herşey de benimle beraber ağır çekime geçsin.
Günler daha yavaş aksın.
Kahvaltı sofralarında daha uzun süre oturulsun.
Okuduğum kitap bitmesin.
Erken kalkıp geç yatayım.
Sonra buz gibi limonata içerken, ayaklarım da yeni yıkanmış balkonda ki suların içinde olsun.
Tatill günleri biran önce gelsin.
Kızartma kokuları evden bahçeye taşsın,
Hep yapmak istediğim el işlerine vakit ayırabileyim.
Bu arada ufak tefek malzemelerimi almaya, biriktirmeye başladım.
Kafamda ki fikirleri gerçekleştirebileceğim.
Tatilde tek yapmak istediğim evde olmak.
Neva ' ya daha uzun sarılıp tatlı öğle uykularına dalmak,
akşam üzeri taze demlenmiş çayın yanında yeni pişmiş kurabiyeler yemek,
ayağımı altıma alıp koltukta otururken bir yandan dikiş yapmak,
okuduğum kitabı uykum gelince ters çevirip koltuğun yanına koymak,
gecenin hafif esen rüzgarında güzel filmler izlemek,
tüm çekmeceleri döküp, takılarımı düzenlemek,
ortalığa kendime göre çeki düzen vermek,
birden kağıtlarımın arasından çıkan yemek tarifini halıya oturup okumak,
yavaş yavaş ayaklarıma kırmızı oje sürmek,
sonra acele etmeden onların kurumasını beklemek,
Neva ile kitap okumak,
bir masalı en az beş kere '' bidaha '' anlatmak,
akşam üzeri gidilecek olan park saatini heyecanla beklemek,
fırında pişen hep bişeyler varken,
yeni tarifler aramak,
boyamalar yapmak,
yeni çizimlerle karakterler yaratmak,
kendime bir atölye yapmak
istiyorum!
Tüm bunları yaparken de zaman öyle yavaş aksın istiyorum ki,
başımı bir kaldırdığım da karşıda ki duvar saatinde zaman bir arpa boyu yol almış olsun istiyorum.
Yaşam bize bir kere verilmişse neden bitirmek için acele edeyim ki!
Yapmak istediğim bunca şey varken !

Çarşamba, Temmuz 11, 2007

Dolu dolu bir hayat için aksiyon planı


Yeni bir kitap aldım. Kitap '' bütün işi gücü yaşamak '' olsun isteyenler için yazılmış, yazarı öyle söylüyor.
'' Türkiye ' de Ölmeden Önce Yapmanız Gereken 101 şey '' kitabın adı. Yazarı Akdoğan Özkan. Başlıkta
'' Türkiye ' de Dolu Dolu Bir Hayat İçin Aksiyon Planı '' yazılı. Bu bile almak için harika bir sebep:)
Hayatın koşturması içinde ömür denen süre çabucak geçiyor. Hele de günümüzde hiçbirşeye vakit ayıramayan insanların sayısı öyle çok ki ! Sabah kalkıp işe yetişme telaşı, akşam olunca çocuğu kreşten alma, markete uğrayıp alışveriş yapma, eve gelip yemek yapma, çocuklarla geçirilen kısa vakitler, uyku saati derken bir gün inanılmaz bir hızla geçiyor. Ben her haftasonu için başka planlar yapıyorum. Bunların pek azı gerçekleşebiliyor. Bazen hiçbir şey yapmadan öylece durmak ve zamanın ağır ağır geçmesini izlemek istiyorum. Hep yapacaklarım var ama nedense buna zamanım yok.
Bu kitap beni hem motive etti hem de çok umutlandırdı. Bir kere insan ne istediğini bilerek başlamalı yola diyor. Kendine bir hedef koymalı sonra o hedefe ulaşmak için küçük hedeflerle yola çıkmalı. Aslolan hayal kurma becerisine sahip olmak. Hepimizin bir hayali olmalı, bir hedefi olmalı. Arzuladığımız noktaya ulaşmanın verdiği mutluluk hiçbirşeyle değişilmez herhalde!
Kitapta çok güzel maddeler var. Her madde ilgili fotoğraflar ve bilgilerle bezenmiş. İnternet adresleri, kalınacak yerler, telefon numaları. En güzeli de her sayfada konuya ilşkin olarak yapılmış olan semboller. Hangi mevsimde yapılmalı ya da '' dikkat kilo yapabilir '' gibi esprili semboller var.
Okuması çok keyifli.Şu tatil günlerinde de size fikir verebilir, yeni maceralara çıkmanıza sebep olabilir.
Benim en çok beğendiğim maddeler şöyle, aslında hepsi çok güzel ve fikir verici ama onun için lütfen kitabı alın:)


Bir büyük hayaliniz olsun
Her yıl 7 ağaç dik
Son günlerde yanan ormanlarımız düşünülünce 7 değil çok daha fazla ağaç dikmeliyiz. Giderek bir çöl olma yolunda ilerleyen ülkemiz için çok önemli ormanlarımız. Doğaya bir borcumuz onları korumak. Her yıl bir bireyin kullandığı ağaç miktarı 7 adet. Ama siz daha fazlasını dikin lütfen. Bu konuda Çekül vakfından ya da Tema vakfından ayrıntılı bilgileri alabilsiniz. Sizinde hayatta dikili 1 agacınız olsun, benim var!


Dede topraklarını ziyaret et
Artık herbirimiz birer kentli olarak yaşamımızı sürdürsek hatta doğduğun değil doyduğun yerdir memleketin desekte ata yadigarı toprakları bulup oraya mutlaka gitmeliyiz. Geçmişimizi öğrenmek, oralarda olmak insana inanılmaz huzur verecektir. Ben henüz döndüm oralardan:)


Gönlünü sarhoş et, yıldızların altında
İnsan ömründe bir kere de olsa şöyle uzanıp yıldızları izlemeli, kayan yıldızlardan dilek tutmalı. Ben en yakın zamanda gökyüzünde ki harika yıldızları henüz döndüğümüz Malatya - Elazığ gezimizde izledim. Tabii geçen yaz gittiğimiz Karaburun ' da izlenenler bir başkaydı:)


Kızılçukur vadisinde günbatımını izle
Ben buna Karaburun ' da gün batımı ve güneşin doğuşunu da eklemek istiyorum. İnanılmaz güzel oluyor. Bakınız:)

En yaşlı Anadoluluya sarıl
Antalya' nın Elmalı ilçesinde ki Koca Katran Sediri. Tam 2010 yaşında. 25 m yüksekliğinde.
Ben Güre ' ye gittiğimizde çevreyi dolaşırken hocamız Cengiz Bektaş ' ın gösterdiği ve 12 kişi el ele etrafını sardığımız koca agacı hatırladım.


Bir yurt köşesinin kaşifi ol
Bana en ilginç gelen maddelerden biri. www. confluence.org adresinden Türkiye ' ye girip henüz keşfedilmemiş enlem ve boylam kesişim noktalarını tespit ediyoruz. Sonra da bu kesişim noktasında GPS cihazıyla bir fotograf çekip tüm yönlerden çektiklerimizle siteye ekliyoruz. Şimdiye kadar 5500 civarında noktanın keşfi yapılmış. 11000 civarında ki nokta ise keşfedilmeyi bekliyor, harika bir fikir!


Vefa bozacısında mola ver
Henüz orada içemesemde bizim de Akman Pastanemiz vardır. Orada içilen bir sıcak salep, üşümüş bedeninizi bir anda ısıtır.


Dağbaşında akan yıldızları gözle
Dağbaşında olmasa da Ankara Üniversitesi ' nin Rasthanesinde yüzyılda bir gelen kuyruklu yıldızı izlemeye gitmiştim.


Hıdırellez' de Tahtakuşlar ' a git
Hıdırellezde olmasa da yörenin şenliklerinin olduğu bir zamanda gittim. Sarıkız efsanesinin yaşandığı, hatta mezarının olduğu varsayılan yere kadar çıktık. Kazdağlarında olmak çok keyifliydi. Geleneksel çadırlar kurulmuş ateşler yakılmıştı. Ve gece, ay elini uzatsan tutacak kadar yakınımızdaydı.


Pontus Alpleri ' nde yayladan yaylaya gez
Karadeniz ve yaylaları mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Ayder yaylasına çıktım. Harikaydı. İnsan bir ay kalırsa ömrü uzar diye düşünüyorum o kadar güzeldi.

Kitap çok keyifle okunan bir kitap. Bence mutlaka almalısınız. Arka sayfalarda size ayrılmış boş sayfalara siz de kendi yapmanız gerekenleri listeleyebilsiniz. Elimizde yapılacaklar listesi olunca sanki herşey biraz daha kolaylaşır gibi, ne dersiniz?

Perşembe, Temmuz 05, 2007

Çiçek alır mısınız?


Sabahları böyle bir güzellikten alınan çiçeklerle güne başlamak kadar keyifli ne olabilir ki!
Ayaklarıma dolanan ve '' anne '' diyen tatlı sesin sahibine sarılmak, hadi bir fotograf çekelim demek,
sıcakta olsa parka gitmek, çimenlerde koşmak, dostlarla yapılan uzun kahvaltı sohbetleri...
Hepsi Elazığ ' da geçen kısa günlerde yaşandı.
Neva bir sürü arkadaş edindi, onlarla odalarında evcilik oynadı, ben yemek için peşinde koştururken o kesin bir dille '' hayııırrrr'' dedi, limonata içildi, kahvaltı da ceviz yenildi, Elazığ' ın çok sevdiğim tulum peynirinden tadıldı, kampüs içerisinde Neva dedesinin odasını ziyaret etti, orada olanların gözleri doldu, emektar Ramazan efendi gözleri dolarak karşıladı bizi ve Neva' yı , keşke dedesi de görseydi dedi, onun odasına elinden tuttuğu Neva' yla birlikte gitti, eski dostlar tekrar görüldü ve zaman çabucak geçti...
Şimdiyse yaz sıcağında ofiste çalışmaktayım. Bu sıcaklarda yapmayı en çok istediğim şey, güneşin girdiği odalarda güneşlikleri çekip, açık duran pencereden gelen serinlikle ayaklarımı uzatmak ve güzel bir film izlemek. Zaman akşam saatlerini gösterdiğinde yıkanmış balkonda çay içmek, dondurma yemek. Hiç acele etmeden günü yaşamak, kitaplara dalmak, boyama yapmak...
Yaz demek yavaşlık, rehavet demek sanki...Oysa daha çok var o günlere...