Cuma, Aralık 15, 2006

Yoğurmadan ekmek


Uzun zamandır şöyle kendi yaptığım bir ekmeği kahvaltı da yeme hayalleri kuruyordum.
Genellikle vakitsizlikten bir türlü yapamıyor ya da erteliyordum. Geçen hafta kesin karar verdim. Beni çok uğraştırmayan, kendi kendine mayalanırken unuttuğum bu lezzetli ekmek pazar kahvaltımıza eşlik etti.
'' Yoğurulmadan '' yapılan bu ekmek gerçekten de çok kolay oldu. Cuma gece geç saatte mayalanması için bıraktım. Cumartesi gece yatmadan pişirip nemli bir bezle sarıp sarmaladım. Sabah kahvaltıya çıkardığım da çok lezzetli olan ekmeğimiz peynirimize, zeytin ezmemize eşlik etti. Tarifi Fethiye ' nin sitesinde gördüm. Daha sonra bu tarifi Arman Kırım gazetede de vermişti. Hatta bu hafta yine aynı konuya devam ederek ekmek yapmakla ilgili soruları cevaplamıştı. Hiç üşenmeden kolayca yapılacak, bir o kadar da lezzetli bir ekmek. Kesin denenmeli bence:)

Gelelim kolay tarife:

3 bardak un
1 5/8 bardak su (1,5 bardaktan 2 yemek kaşığı fazla)
1/4 tatlı kaşığı maya
1 1/4 tatlı kaşığı tuz ( ben de tavsiyelere uyarak 2 tatlı kaşığı kullandım)
mısır unu, yulaf
Büyükçe bir kaba un, tuz, maya ve suyu ekleyip karıştıralım. Hatta elinizi bile kirletmeden bir kaşık yardımıyla karıştırın. Üzerini örtüp ılık bir yerde 12-18 saat arası mayalanmaya bırakalım. Üzerinde küçük kabarcıklar olmalı işlem sonunda.
Tezgaha un serpelim. Hamurumuzu un üzerinde bir kaç kere kendi üzerine katlayalım.
Tekrar üzerini örtüp 15 dakika daha bekleyelim.
Bu noktada ben tariftekinden farklı olarak hamuru bez üzerinde değil de tezgah üzerinde yaptım. Tezgaha bol miktarda mısır unu serptim. Tezgah üzerinde hamuru kendi üzerine bir kez daha katladım ve kat yeri aşağıda olacak şekilde tezgaha koydum.Oradan mayalanma için kullandığım kaba aldım. Öncesinde ona da bol mısır unu serptim. Kaba koyunca üzerine yulaf da ekledim. Tekrar üzerini örtüp 2 saat daha mayalanmasını sağladım.

Son yarım saatte fırının içine kapaklı bir borcam yerleştirdim. Isıyı 180 C yapıp yarım saat sonunda elim yanmadan kabı çıkardım. Mayalanmış hamura borcam içine aktardım. Kapağını kapatıp fırına verdim. Epey kabardı. Yaklaşık 30 dak sonra kapağını aldım. Açık halde de üzeri kızarıncaya kadar pişti. Çıkarınca inanamadım çünkü ekmeğim nefis olmuştu. Ev fırın gibi ekmek koktu:) Biraz soğuduktan sonra da üzerini nemli bir bezle örtüp dinlenmeye bıraktım:)

Kesinlikle yapılmalı. Tek zahmeti mayalanma için geçen zaman da beklemek. O da zaten gidip gelip kontrol ederek hallediliyor. Cuma akşamı hamurunu yaptım. Pişirmeyi ise cumartesi gecesi yaptım. Bu haftasonu denemek için güzel bir fırsat derim:)
Bir de yaptığım '' kremalı mantarlı tortellini '' vardı ki o da nefis oldu. Oldukça basit fakat çok lezzetliydi. Ayrıca yine uzun zamandır yaparım deyip kenarda bekleyen kurutulmuş domateslerimi de yaptım. Bizim için lezzetli bir haftasonu oldu. Size de damak tadınıza uygun, lezzetli bir haftasonu dilerim. Kahvaltıya ekmeği mutlaka yapın, afiyet olsun:)

Perşembe, Aralık 14, 2006

Naim DİLMENER ’e Teşekkür Yazısıdır.

Bazı insanlar var ki; hayatımızın içinde bir şekilde yer edinmiş oluyorlar.
Bu insanlar;
Kimi zaman bir sanatçı,
Kimi zaman bir yazar,
Kimi zaman bir gazeteci,
Ya da kimi zamanda bir programcı ya da eleştirmen olabiliyorlar.

Hepimiz ilgi duyduğumuz alanlarda; sevdiğimiz birilerini yaşantımız boyunca mutlaka izliyoruz.
Bu ilgiyle takip ettiğimiz insanların sayısını çoğaltmamız elbette mümkün,
Lakin, Bu önemli kişileri yakınımızda bulmamız ne kadar mümkün?

Ben galiba bu konuda şu anda en şanslı olanlardanım…
Neden mi?
Aylar öncesinde yazmış olduğum bir yazıyla da belirtmiş olduğum ve kendisini ilgiyle takip ettiğim sevgili Naim DİLMENER’le gecen haftalarda yazışma trafiğine girdim.
Ve inanılmaz bir şekilde Sevgili Naim DİLMENER’den bana hemen olumlu geri dönüşüm yaşadım…
Sevgili DİLMENER, bana inanılmaz bir jest yaptı ve kendi arşivinden inanılmaz güzel

AJDA PEKKAN’ın; müzik marketlerde asla bulamayacağım; orjinal plak kayıtlarından oluşan özenle çekilmiş bir CD paketi’ni bana birkaç gün içinde gönderdi. Hem de özel bir bonus CD’ de hediyesi olmak üzere:)

Ve ben şimdi bu güzel şarkıların keyfini Cumartesi’nden beri sürüyorum.
Ve keyfime diyecek yok…
Sadece ben değil, Y-eşim ve Neva da bu zevke ortak.
Bizde AJDA şarkıları dinleniyor bu aralar…

Ve bir kez daha teşekkürler Sayın Naim DİLMENER,
Hem bu şarkılar,
Hem duyarlı yaklaşımınız,
Ve Hem de benim gibi arşivcilere göstermiş olduğunuz paylaşımcı tavrınız için.

Sağlık Dolu Günlerde; Kulağınızdan ve Dilinizden Müzik Eksik Olmasın, temennisiyle…
BaBa_HaKaN

Çarşamba, Aralık 13, 2006

Neva ' lı Günler 1 yaşında!

Neva ' lı Günler bugün 1 yaşında!
Geçen sene tam da bugün çekinerek bir '' merhaba '' demiştim blog dünyasına.
Amacım günlük yaşadıklarımızı paylaşmak dahası minik kızımız Neva hakkında yazmaktı.
Böylece günden güne büyüyen Neva ' ya ait bilgileri de bir şekilde kayıt altına almış olacaktım. İşlerim yoğun oldu ya da ben yazmak istemedim. Öyle ya da böyle bugüne kadar elimden geldiği kadar yazmaya, paylaşmaya çalıştım.
Blog açmaya karar verdiğimde adı ne olsun diye aramızda BaBa_HakaN 'la konuşurken neden '' Neva' lı Günler '' olmasın dedik.
Neva ' nın kelime anlamı zenginlik, bolluk bereket demek. Klasik Türk musikisinde de bir makam adı. Neva ' lı Günler diyerek hem bizi okuyan, sitemizi ziyaret edenlere hem de kendimize bereketli, güzel, mutlu bir gün diliyoruz. Üstelik içinde en güzel ve insan ruhunu sakinleştiren bir makamla da sesleniyoruz. Müzik içimizde ve günümüzün heranında olsun diyoruz.
Bugüne kadar bizi ziyaret eden, yaşadıklarımızı paylaşan, yorum bırakan herkese çok ama çok TEŞEKKÜRLER! Bugün için de bizden size '' Neva ' lı bir Gün '' olsun dileklerimizle!
AnNe YeŞiM
BabA HaKaN
BiRiCiK aŞkıMıZ MiNiK NEVA

Pazartesi, Aralık 11, 2006

Neva Peri oldu


Neva haftasonu '' peri '' oldu:) Gerçi biraz şaşırdı şimdi ben peri mi oldum yoksa prenses mi diye ama olsun:)
Herşey cumartesi sabahı cdleri karıştırırken başladı. Dahası babasıyla beraber Neva bana kahvaltı için müzik listesi oluşturken ! Ben kahvaltıyı hazırlarken, onlarda çeşitli albümlerden şarkılar seçip beni eğlendiriyorlardı. Bu arada sürekli dans edip daha çok acıkıp kahvaltıya bir nevi ön hazırlık yapıyorlardı. Bir anda Neva '' okka '' deyip kikirdemeye başladı. Anlamadım. Sonra babası gidip bir cd koydu müzik setine. Nazan Öncel 'in '' hokka'' sı olmuş '' okka ''. Aman bir neşe bir neşe:)
- Neva sen hangi şarkıyı seviyosun
-okka ( hokka)
- Peki sonra
- Peyi yani PERİ:) Nil Karaibrahimgil ' in şarkısı da favori şarkımız oldu.
Zira bu favori olma hali sık sık değişebiliyor. Ama '' çakkıdı '' nın yerini henüz hiçbirşey alamadı. Duyduğu anda sallanmaya başlıyor ve acayip komik oynamaya başlıyor:)))
Favori reklamımız ise bez reklamlarının dışında '' dido''. Sürekli söyleyip geziyor evde:)
Söylediği her yeni kelimede içimiz eriyor mest oluyoruz. Bir de kendince çabalıyor. Mesela henüz '' salatalık '' diyemiyor. Bakıyor olmuyor hemen '' dıgıdık'' diye uyduruveriyor:)
Cumartesi kahvaltının ardından kendimizi dışarı attık. Neva çok mutlu oldu. Eee bir de '' peri '' tacı alınca değmeyin keyfine. Uslu uslu gezdi, biraz pusette, biraz yürüyerek. Akşam oldu böylece.
Cumartesinin bir diğer güzel yanı ise sürpriz bir şekilde gelen kargo paketimiz oldu.
BaBa_HaKaN ile Sevgili Naim Dilmener' in yazışması sonucu bize gönderdiği cdler bizi çook mutlu etti. Arabada ve evde haftasonu '' Ajda Pekkan '' haftası yaptık. Bol bol o dönemlerin şarkılarını dinlenip iç geçirdik. Sen bunu bilirmiydin, bak bunu hatırladın mı diye şarkıları dinledik. Zaten bu konuyla ilgili yazıyı yazmak artık BaBa_HaKaN ' a düşer.
Müzikle dolu dolu geçen bir haftasonunun ardından yeni bir hafta başladı. Herkesin de yeni haftası müzikle dolu olsun veee içimizde ki müzik hiiççç susmasın:)