Perşembe, Mart 30, 2006

Sobe!


Sevgili Sardunya beni sobelemiş :) İşte benim cevaplarım...

- Çocuklarınız mı size adapte oldu size, yoksa siz mi onlara ?
Biz biraz fazla adapte olduk galiba, zira sanki Neva hayatımızda hep varmış gibi geliyor:) Tabi bunda benim sakin davranmamın hemen panik yapmamamın ( aslında yapsamda belli etmemeye çalışıyorum ) etkisi oldu sanırım. Özellikle sakin olması için yanında hep sakin olup, yumuşak bir ses tonuyla konuşuyoruz. 20 günlükten itibaren özellikle yaz bebeği olmasının da etkisiyle sürekli gezdik. Yani Neva 'nın doğumu gezme konusunda bizi pek etkilemedi :) Yazın her gün dışarı çıktık. Hatta yolda görenler ilk önce '' aaa saçları gördünüz mü '' diyor arkasından da '' nekadar küçükmüş '' diyordu :) Birgün pazarda yaşlı bir teyzeden azar bile işitmiştik :))

- Uyku, yemek, uslu durma konularında uyguladığınız yöntemler nelerdir?

Uyku: Uyku saatlerine çok özen gösterdim. Mutlaka aynı saatlerde uyutmaya çalıştım. Bir ara 3 aylıkken (sanırım sıcaklarında etkisiyle ) uykudan önce akşam üzeri bir ağlama krizi yaşanıyordu. Ne yapsak hiç fayda etmedi. Dışarı çıktık, arabayla gezdik... Neyseki 1 ayda geçti. Onun dışında genelde uykusu gelince gözlerini ovalamaya başlıyor. Şimdilerdeyse 'memme memme ' diye geziniyor. Bir de herşeye çok fazla gülüyorsa artık uykusu fazlasıyla gelmiş demektir:) Hemen yatağa gidince 5 dakikada falan dalıyor böyle zamanlarda. Müzikle uyutmayı denedik ağlama krizi yaşadığında. Ninni cdleri, klasikler... Hiçbiri kar etmedi. Nezaman ki BaBa_HaKaN '' No Doupt '' grubunun cdsini koydu o gün kurtuluşumuz oldu. Ağladığında, uykuya dalamadığında koyuyoruz cdyi hemen mayışıp yatıyor. Bazen öyle zamanlar oldu ki devamlı çalan rock müzikten benim başıma ağrılar girdi, cd yi 2 kez dinledik ama Neva yine de uyumadı. Neyse ki büyüdükçe artık birbirimizi daha iyi anlar olduk. Akşam uyku saati gelince biraz meme emiyor, sarılıp yatağa uzanıyoruz, o benim üzerimdekileri çekiştire çekiştire uykuya dalıyor :)

- Yemek: İlk 6 ay sadece anne sütü aldı. İşe 5.ayda başladığımdan 1 ay çok sıkıntı çektim. Biryandan sütümü sağıp bırakıyordum biryandan da öğlenleri gelip emziriyordum. 6 aydan sonra yavaş yavaş ek gıdalara geçtik. Hiç mama yemedi. Küçük tencerelerde günlük yemekler yaptık, taze yoğurt mayaladık.. İlk zamanlar bizde korkarak ' aman boğulmasın ' diye çekinerek versekte, zamanla o da bizde alıştık yemek meselesine. Neva gerçektende damak tadı olan bir bebek. Güzel şeyleri hemen anlayıp ağzını açıyor. Beğendiyse ' mamma mamma' diyor. Herzaman kolayca yemese de biz hiç zorlamıyoruz. Bir süre sonra tekrar deneyince kolayca alıyor. Üzerine gitmemek lazım yani !! Oyunlarla, dikkatini çekerek, konuşarak yiyiyoruz. Bir de her yediği şeyin rengini ve adını söylüyoruz. ' Kırmızı elma ' ya da ' bak kızım ıhlamur ' gibi.. Böylece bizde neye nekadar tepki verdiğini anlayıp onun damak zevkine göre çeşitler hazırlıyoruz...

-Uslu durma : Tüm bebekler gibi Neva 'nın da huysuz olduğu zamanlar oluyor. İlla tutturunca birşeyleri almak istiyor. Zararlı birşeyse dikkatini başka yöne çekiyoruz. Birde beraber bol bol kitap okuyoruz. Çok seviyor. Oyun oynamaktan çok hoşlanıyor. Genelde uslu bir bebek. Bunda bizim ona sakin ve yumuşak yaklaşmamızın, ilgili olmamızın etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum.
Birde Neva' yı herkes çok seviyor. Adı gibi hayatımıza ' bolluk, bereket' getirdi.O da sevildiğinin farkında ve çok güzel bir sevgi ortamında büyüyor. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Kitaplarda nekadar çok bilgi olsa da çocuk yetiştirmeye dair, aslında bebek ilk doğduğu günden itibaren kendi kişiliğini ortaya koyarak isteklerini belirtiyor. O yüzden de birazda bebek yönlendiriyor sizi, bizim meleğimizde olduğu gibi:)
Başka sobelenmeyen kaldımı bilmiyorum ama bende tüm bebek sahibi anneleri sobeliyorum :) sobe !

Çarşamba, Mart 29, 2006

Güneş tutulması


Günlerdir beklenen güneş tutulması bugün gerçekleşiyor. Yaklaşık 4 dakika sürecek olan tutulma yine en güzel ülkemizden izlenecek.
Hatırlıyorum da 11 ağustos 1999 yılında meydana gelen tam güneş tutulması sırasında ofiste dışarı çıkmıştık, hafif kararan gökyüzü, serinleyen hava bizleri çok heyecanlandırmıştı.
Eski zamanlarda, gerçektende insanın aklının almayacağı doğaüstü bir olay olan güneş tutulması bugün teknoloji sayesinde saniye saniye takip edilebiliyor.
Günlerdir yazıldı çizildi. Tüm haberlerde yer aldı. Güneş tutulacak, çok az kaldı.
Ankara 'da 14:02 tutulmanın ortasıymış.12:45 ten itibaren hissedebilecekmişiz.
En güzel Antalya ve çevresinde izleneceği için, pek çok kişi çok önceden gidip 21.yüzyılın bu ilk Güneş tutulmasını seyretmek için yerini aldı.
Tam tutulma hattı üzerine yer alan illerde tutulmanın seyredilebileceği saatler şöyle:

Aksaray: 12:44 - 14:00
Antalya 12:37 - 13:54
Giresun 12:54 - 14:09
Karaman 12:41 - 13:59
Kayseri 12:47 - 14:03
Kırşehir 12:45 - 14:01
Konya 12:41 - 13:57
Nevşehir 12:46 - 14:02
Ordu 12:53 - 14:08
Tokat 12:51 - 14:05
Yozgat 12:47 - 14:03
Ayrıntılı bilgi www.cnnturk.com.tr adresinden alabilirsiniz.

Her dönemde olduğu gibi yine insanoğlu bilinmez karşısında ürküyor. Özellikle tutulmanın astrolojik etkileri üzerinde çok duruluyor. Bu sefer Koç burcunda gerçekleşecekmiş. O yüzden de özellikle koç ve terazi burçları en fazla etkilenen burçlar olacakmış. Kişiliklerinde bir değişim olabilir yada hayat felsefelerini değiştirebilirlermiş. Terazi burcu ise ortaklıklarından ani olarak vazgeçebilirlermiş.
Uzun seyahatlerde aksama olabilirmiş.
Boğa burcu ise iç hesaplaşmalar yaşayacak, yeni kararlar alacakmış.
İkizler ise dost defterini yeniden gözden geçirip kimilerini eleyip hayatlarından çıkarabilirmiş.
Yengeçler meslek hayatlarında ani değişiklik yapabilir,aslan inançlarını, hayata bakış açısını tekrar gözden geçirebilirmiş.
Akreplerde ise aşk ve nefret bir arada olacakmış, sağlığa dikkat...
Yaylar aşk hayatında problem yaşayabilirmiş,
Oğlaklar evlerinde hiçbeklemedikleri bir problemle karşılaşabilirmiş..
Kovalar akraba ve iletişimde problem yaşayabilir,
Balıklar para konusunda problemle karşılaşabilir unuttukları bir borçla karşılaşabilirlermiş..
Ve daha neler neler.. Tüm bunları Ayşenur Yazıcı ' nın katıldığı programdan öğrendim :)
Güneşin 4 dakikalığına bile olsa ay tarafından gizlenmesi aslında onun öneminin anlamamız için sadece bir kaç dakika.. Tıpkı hayatlarımızda hep var olan, daima orada olduğu bilinen varlıkların aniden kaybedilmesiyle değerinin anlaşılması gibi...
Her ne olursa olsun her bitiş bir başlangıçtır deyip yapmak istediklerimize bir milat olarak alabiliriz bu güneş tutulmasını :) Sizlere iyi seyirler aman çıplak gözle güneşe bakmayın !!

Not: saat 14:08 ve güneş tutuldu. Tüm çalışanlar dışarı çıktık. Etrafta acayip bir karanlık var ve soğuk. Tam tutulma sırasında eskiden tencere tava çalar dünyaya inen kötü ruhları kovalarmış insanlar. Şimdiyse herkesin yüzünde bir gülümseme, merak, kafalar gökyüzünde... Böylece yeni yüzyılın,21.yüzyılın ilk güneş tutulmasıda geçti. Havada sanki kısılmış bir lambanın aydınlığı var.Bu doğa olayına bizlerde tanık olduk. Bir dahaki 2060 yılında olacak. O günlere ulaşırsak Neva' da 54 yaşında olacak:)

Cuma, Mart 24, 2006

Haftasonu önerisi ve Bat


Yukarıda resmi görelen Tokat 'ın meşhur Bat 'ı. Neva 'nın babaannesi Tokat' lı. İlk yediğimde '' işte kısıra iyi bir alternatif '' diye düşündüm. Özellikle sıcak yaz günlerinde serin serin çok güzel yeniyor. Gerçi henüz o yakıcı sıcak günlerde değiliz ama yine de haftasonu tüm aile bir aradayken yenilecek güzel bir alternatif. Üstelik çokta besleyici.
Bat 'ı Tokat yaprağıyla yemek gerekirmiş. Şöyle ince, sarı, damarsız yapraklarla. Sarıp sarıp yemek lazım. Yanında bize Tokat 'tan gelen köy ekmeği eşlik etmişti. Hemen hemen her evde özellikle yazın yenilen bir yemek. Yemek diyorum çünkü başlıbaşına bir öğün aslında. Yine Tokat 'ın meşhur hamamlarına giden hanımlar dönüşte hepbirlikte Bat yerlermiş :) Bizde canımız istedikçe , aklımıza düştükçe Bat yapıyoruz. Tabi ki babaannemiz yapıyor biz yiyoruz:)
Gelelim malzemelere:
2 subardağı yeşil mercimek
1/2 subardağı köftelik bulgur
salça 2-3 kaşık ( işte burası çok önemli. Çünkü Bat ' a tadını veren salça. Şöyle mis gibi domates kokulu salçayla nefis olur. Biz yazın Burhaniye 'ye gittiğimizde Burcu salçalarından almıştık. Tek kelimeyle nefisti. Sizde biryerlerde görürseniz yada yolunuz düşerse kaçırmayın.)
Yeşil soğan
Maydonoz
2-3 domates
Reyhan ( işte bunu heryerde bulamayabilirsiniz. Hernekadar illaki olmalı dense de bence tadında çok bir fark yaratmıyor. Bize de Malatya 'dan geldi. Halam yollamıştı. Üstelik şimdilerde çok moda olan fesleğenin bir türüdür ve Malatya yemeklerinde mutlaka kullanılır.)
Nane
2-3 kurusoğan ( yemeklik doğranmış)
1 kase iri ceviz ( olmazsa olmaz yani )
Ben yerken içine nar ekşisi eklemiştim. Öyle de çok güzel oluyor. Zira Tokat yaprağı hafif mayhoş tadıyla Bat 'a eşlik ettiğinden nar ekşisi iyi olur diye düşünmüştüm.
Gelelim yapılışına: Mercimek üzerini geçecek kadar suyla iyice haşlanır. Ocaktan alıp üzerine bulgur konulup kapağı kapatılır. Diğer tarafta kurusoğan, yeşilsoğan, maydonaz doğranır. Mercimeğe karıştırılır. Salça sulandırılarak eklenir. 1 bardak su katılır. Çünkü sulu birşey oluyor. En son cevizde eklenir. Tabi buarada her eklenen malzemeyle tadı kontrol edilir :) Kaselere yada yemek tabağına konulur. Yaprağa sarıp sarıp yenir. Üzerinede güzel demlenmiş bir çay ve sohbet iyi gider :)
Haftasonu için güzel bir alternatif. Belki biz yaparız :) Sizde deneyin eminim beğeneceksiniz ! Afiyet olsun :)

Salı, Mart 21, 2006

Bahar !


Az kaldı ağaçların çiçek açmasına. Geçen yıl bu zamanlar hamileliğimin son aylarındaydım.
Hava yine bir açıp bir kapardı. Bense günleri sayar kızımıza kavuştuğumuz anı hayal ederdim. Bu fotoğrafı geçen yıl nisanın ilk haftasında çekmiştim. Hatırlıyorum çok güzel güneşli bir gündü. Bahar tüm renkleriyle kendini göstermiş, ben fotoğraf makinamla öğle tatilinde parka gitmiştim. İçim açılmıştı renkleri görüp kokuları içime çekince. Az kaldı o günlere :)
Nedense biz ailece ( baba-anne-kız olarak bahar doğumluyuz. Nisan-mayıs ayları) baharı çok severiz.Sıcakları ise hiç sevmem.
Oysa ki bahar günlerinde hava ne sıcaktır yakarcasına ne de soğuk insanı dondururcasına. İçiniz ürperir sadece, üzerinize hafif şeyler giyer güneşi doyasıya hissedersiniz teninizde. Kıştan yeni çıkan teniniz bu ılık okşayışla mayışır. Hep baharda şöyle yaylalara, tarlalara gitmek isterim. Otların üzerine uzanmak, yeni açan çiçekleri koklamak...
Az kaldı sabah kuş sesleriyle uyanmanın, gözümüze giren güneş ışıklarıyla yatakta doğrulmanın...Baharın kokusu, kuşların cıvıltısı, içimizde sebepsiz bir sevinç kendimizi dışarı atmaların...
Bugün 21 mart. Gündüz ve gece eşitleniyor sadece yılda iki kez olduğu gibi. Bir diğeri 21 Haziran. Hem kıştan hem yazdan günleri çalan, kazma kürek yaktıran Mart ayının sonları. Artık hergün biraz daha uzayacak. Pazar günü saatler 1 saat ileri alınacak.
Hernekadar bugün hava kapalı ve yağışlıysa da güneşli günlere az kaldı. Sabah, havada yağmur kokusu sarmıştı her tarafı. Gelirken yine hergün gördüğüm pencerede şu meraklı köpek patilerini dayamış pencereden dışarı bakıyordu. Görünce gülümsedim ve BaBa_HakAn olsa şimdi ne derdi diye düşünüp keyiflendim.
21 Mart Dünya Şiir günüymüş bir de, Baharın başlangıcı aynı zamanda...
Nedense hayatımız içinde şiir hep geri planda kalır, oysa nekadar hayatın içindedir.
Sizinde gününüz bugün şiir tadında, bahar neşesinde geçsin e mi :)


Giderken (ÇUKUR)

Bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru

Güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur

Sunay AKIN

Perşembe, Mart 16, 2006

Ordan Burdan...


Neva artık neredeyse 11 aylık oldu. Özellikle bu ay daha bir farklı, büyüdüğünü daha bir hissediyoruz. Neredeyse bizimle arkadaşlık ediyor. Oyunlar oynuyor, bizi güldürmeye çalışıyor. Yapmadığı numara yok :) Dil çıkarıyor, tükürük saçıyor... Birini görünce kucağımdaysa saklanmaya çalışıp oyunlar yapıyor. Artık herkesi tanıyor. En sevdiği şey kapı çalınca açmaya gitmemiz. Dışarı çıkmaya zaten bayılıyor. Tüm bunları görünce, insan, hem zaman ne çabuk geçiyor diye düşünüyor, hem de zaman nekadar kıymetli diye düşünüyor. 11 ayda doğdu, büyümeye başladı. Hergeçen gün daha bir farklılaşıyor.Evde anneanne ve babaannesine arkadaş...
Yine haftayı ortaladık, hatta yarın büyük gün cuma ! Haftaiçi günler çabuk geçiyor. Sabah bir koşturma evden çıkış, akşam yine bir telaş eve yetişme, biraz oyun, yemek faslı derken uyku... Havaların güzel olacağı ve günlerin uzayacağı günleri iple çekmeye başladım. Hiç olmazsa iş dönüşü dışarıda biraz gezebiliriz. Azıcık yüzünü gösteren güneşte tatil hayalleri kurdurmaya başladı bile...
Dün akşam neredeyse eylül ayından beri gitmediğim pazara gittim. Anladım ki içimdeki alışveriş canavarı hiç ölmemiş :) Bir koşu dolaştım. Almasamda insanların kalabalığı, renk renk satılanlar bile insana enerji veriyor ( ki bişeyler almadım desem yalan olur )...
Dönüşte Neva yorgunluktan hemen uyudu :) Yemek faslı, biraz sohbet derken yorgunluk ağır bastı uyku vakti..
Her nekadar akşamları ağır yememek gereksede bazen şöyle lezzetli bir şeyler yemek istiyor insan. İşte tarif :) Sahrap Soysal 'dan, nefis bir yemek tarif.

Malzemeler:
500 gr orta yağlı kıyma
3 adet orta boy soğan
6 diş dövülmüş sarımsak
1 yemek kaşığı biber salçası ( bence olmazsa olmaz)
1 çay bardağı su
3 çorba kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı tuz, karabiber, kırmızıbiber
Üzeri için:
2 adet orta boy domates
4 adet yeşil sivribiber
2 tatlı kaşığı bitkisel margarin
Yapılışı: Öncelikle bir kabın içine kıyma , rendelenmiş soğan, sarımsak, biber salçası, su ve zeytinyağını katarak yoğuralım. Üzerine baharatları katarak iyice yoğuralım. Isıya dayanıklı cam bir kap yada küçük boy fırın tepsisine bastırarak yayalım. Bence pişirmeden önce bir süre buzdolabında bekletmek daha lezzetli olmasını sağlıyor. Üzerine halka şeklinde doğranmış domates ve biber yerleştirip, küçük parçalar halinde kestiğimiz margarinden de koyalım. 175 derecede 30-35 dakika pişirelim. Dilimleyip yanında pilavla yiyelim.
Pilav içinde bir not : Yapacağınız pilavın içine 1 soğan, 1 havuç, 1-2 diş sarımsağı rondadan çekip pilava katarsanız inanılmaz lezzetli oluyor. Bu bilgi de Sahrap Soysal ' dan :)
Yemek pişerken inanılmaz kokular çıkarıyor. Sanki kebap yapıyormuş gibi. Mutlaka deneyin, hatta yarın akşam, haftasonu gelmişken cuma gününden bir keyif yapın :)
Bu seferlik biraz ordan burdan bir yazı oldu ama napalım, işler yoğun kafamda ...

Pazartesi, Mart 13, 2006

Haftasonundan kalanlar


Haftasonu , Mart kendini gösterdi ve hava bi açtı bi kapadı. Oysa ki geçen hafta artık tamam , bahar geldi demiştim. Bizde kendimizi kapalı mekanlara attık, bir güzel dolaştık. Uzun zamandır gitmediğimiz Migrosa gittik. Yeni sezon ürünleri gelmiştir diye düşünmüştüm, ama henüz tek tük vitrinlerde yeni şeyler vardı. Üstüne birde vergi indiriminden kaynaklanan indirim, sezon sonu indirimi derken hala çoğu mağazada kışlık ürünler var. Şöyle renk renk, bahar tadında hiçbir şey göremedim.
Bu geziler en çok Neva 'ya yarıyor. Bu aralar pusetinde gezmek yerine, kucakta gezmeyi tercih ediyor. Böylece kollarım koptu. Yatırmak istedikçe çığlıklar atıp sonra bana sarılıp bir güzel gezdi :) Yeni oyuncaklar almak için bakındık. Pek yeni ve güzel birşey yoktu. Sonunda yine , kemirmeyi seven kızıma bir diş kaşıyıcılı kitap aldık !
Geçen haftadan beri arkadaşı Yusuf 'un yürüteç arabasıyla evde turluyor. Aslında o duruyorda biz çekiyoruz :) Yusuf artık yürüme işini hallettiği için bize verdiler yürüteci. Kızım kuruluyor kırmızı arabaya ayaklarını vargücüyle yere vurarak geri geri gidiyor :)
Evet bizimki şimdilik tersten başladı yürüme olayına :) Biz tutup çekiyoruz o zamanda büyük bir sevinçle ayaklarını vura vura ilerliyor :) Kedili ayakkabılarından her ses çıkmasıyla daha da sevinip çığlıklar atıyor:) O sevindikçe biz de gülüyoruz.
Haftasonları bana yetmiyor artık ! Tam dinlenemeden yeni bir hafta başlıyor. Bazen yapmak istediklerim için başka planlarımı erteliyorum. Arada kaçamak bir bakışla Neva 'yı uyuturken gazetelere göz atıyorum. O uyuduktan sonra kitap okuyorum. Bu aralar Can Kozanoğlu 'nun 'Acemi Eğitimi ' kitabını okuyorum.
Kitap öyle güzel ki , kendi kendime gülerek okuduğum çok oluyor. Hele de yorgun argın işten dönüp, Neva ' yı uyutmuş ve tüm işleri halletmişsem ilaç gibi geliyor. Ayaklarımı uzatıp keyifle okuyorum. Kitaptaki karakterler, konudan konuya geçiş hepsi bir harika. Can Kozanoğlu ' nu TRT ' de yaptığı ' Okudukça ' programından izlerdim. Suratında nedense hep muzip bir gülümse görürüm. Kitapta bu düşüncemi boşa çıkarmadı.Az kaldı yakında bitiririm.

Yine bu aralar haftasonları kahvaltıya pizza yapmaya başladım. Neva uyumadan önce mayalıyorum. O uyanıncaya kadar hazırlıyorum. Hem pratik bir kahvaltı oluyor hemde canım işte çok güzel oluyor :)

Malzemeler:
1 paket instant maya
1 tatlı kaşığı şeker
1 çaykaşığı tuz
1,5 fincan ılık su
1 çaybardağı zeytinyağı
1,5-2 subardağı un
Tüm malzemeyi karıştırıp yumuşak bir hamur yapıyorum. Sonra üzerini temiz bir bezle örtüp mayalanmasını bekliyorum. Yaklaşık 40-45 dak. sonra hamur iki katına çıkınca bir kez daha yoğurup, hamurdan küçük parçalar koparıyorum. Üzerine sulandırılmış salça ya da ketçap sürüp malzemeleri yerleştiriyorum. Bu sefer önce rendelenmiş kaşar serpip üzerine sosis, ufak doğranmış biber ve zeytin koydum. En üste tekrar rendelenmiş kaşar serpip fırına verdim. Üzeri kızarınca fırından çıkardım. Bu arada Neva kalkmış çayımızda demlenmiş olduğundan hep beraber kahvaltımızı yaptık :) Size de afiyet olsun !

Pazartesi, Mart 06, 2006

Bahar geldi!


Haftasonu hava gerçekten güzeldi. Bahar geldi artık. Güneş yüzünü gösterince biz ve sanırım tüm Ankara kendini sokaklara atmıştı.
Cuma günü BaBa_HaKaN ' ın tezini vermesiyle derin bir oh çekip uzun zamandır yapmadığımız haftasonu gezilerimize başladık.
Cumartesi günü ilk önce ANKAN bulışmasına gittik. Biz ilk kez katılacaktık. O yüzden de çok heyecanlıydık. Daha kapıyı çalmadan duyulan çocukların sesleriyle doğru adrese geldiğimizi anladım:) Bizi güler yüzüyle ANKAN anneleri karşıladı. İsimlerini bilsemde ilk kez karşı karşıya geldik. Neva ilk kez bukadar çok çocuk ve kalabalık görünce biraz şaşırdı. Şaşkın şaşkın etrafına bakındı durdu. En küçük bizdik katılanlar arsında. Çoğu uzun zamandır birbirini tanıyan annelerden oluşan grup, bizi de aralarına aldılar. Çocukların sesleri, annelerin gülen yüzleri olunca ilk tanışma bizim için çok güzel geçti.
Hava güzeldi. Tunalı ve Kuğulu Park' ta dolaştık biraz. İnsanlar dışarı çıkmış, uzun zamandır havalardan dolayı içeride kalmanın acısı çıkarıyorladı.
Pazar günü hava daha da güzel oldu. Kahvaltı için Neva ' nın Gülümden teyzesine gittik. Kızım orada da boş durmadı, çalıştı. Kurabiye kalıbını kemirdi, kitap okudu. Asıl önemliside piyano çaldı:)) Şu haline baksanıza ! Nasıl bir edayla oturmuş:) Biz çok eğlendik:)
Güzel bir haftasonu geçiridik. Havaların gerçekten de insanın ruh hali üzerinde çok etkisi var. Her nekadar yağmurlu havaları da sevsem güneşli günleri çok özlemişim.
Cemreler düştü, önümüz bahar. Tüm doğa renk şölenine hazırlanıyor, çok yakında tüm çevremizde..

Pazar, Mart 05, 2006

Ankara'da Bahar

Vee uzun zaman sonra ilk kez dışarı çıktık tüm “FAMILY” !
BaBa_HaKaN olarak epeydir işlerim dolayısıyla;
Tropikal, şehir, sosyal ve bilimum hayatın türevlerinde uzak kalmıştık.
Tabiiiii Sevgili Arkadas ve Dostlardan da.
“Tez bitti yaa” … Hepsi telafi edilecek tez zamandaJ
Ama sırayla,
……
Önce “Bizim Familya”
Bugün Ankara’da Bahar,
Sıcaklık tam kıvamında
Ev halkı gezme çoşkusunda
Hele Neva;
Kapı açılsa da bi kendimi sokağa atayım modunda,
Ve sonunda tüm aile bir arada dışarıda
Baharda…
NEVA acayip özlemiş dışarıyı.
Nasıl mutlu ve keyifli bugün.
Havanın sıcak ve güzel olması en çok onun işine yarıyor.
Tunalı ve Kuğulu’nun keyfini O çıkardı tüm öğleden sonra
Ve bugün de karlı çıktı bizimkisi.
Yeni bir kitabı daha oldu.
Daha büyük resimli bu sefer ki.
Ve yine hayvanlar var:)
Eskisi “çiftlik hayvanları” kitabı parçalandı artık.
Hatta sayfalarını yemeye bile başlamıştı son zamanda.
Daha yürümeden konuşacak sanki bizim minik Japon balığıJ:)
Güzel bir cumartesi sonrası finalini Gülümden teyzesi ve Suay Amcası’nda tamamladı bizim Neva;
Tabii Devrim ağabeysiyle de pek bi mutlu oldu.
Keyifle oynadı durdu.
Vee
Kısa ziyaret sonrası arabada uykudaydı Neva,
Bol oksijen ve gösterilen sevgi onu bir hayli mutlu etti bugün fazlasıyla
Bizi de dolayısıylaJ
Eeee O mutlu olunca,
FAMİLYA da mutlu kısaca:)

BAbA_HaKaN