Çarşamba, Ocak 21, 2009

Bekleyiş


Geçen haftadan beri bir bekleyiş içindeyim.
İşyerinde işlerimiz bir süredir pek iç açıcı değil.
Konuyla ilgili bir açıklama bekliyoruz.
Geçen hafta o yüzden çok sıkıntılı ve sancılı geçti benim için.
Bir sürü konu kafama doluşmuşken, olacaklar hakkında fikir yürütmek,
senaryolar yazmak canımı çok sıktı.
Yapmak istediklerim, hayallerim, geleceğim, ailemiz, kızım...
Öncelikler, zorunluluklar, sorumluluklar...
Hepsi sürekli kafamda yer değiştirerek dönmekte.
Pazartesi gününden itibaren ise o sıkıntılı halim bir anda uçtu.
Kulağım telefonda, kapıda.
Bir ses bir haber bekliyorum.
İçim kıpır kıpır.
Sebebini bilmiyorum.
Belki pırıl pırıl parlayan güneş, belki Neva ' nın sabah ki mis kokulu saçları.
Birşeyi bekliyorum işte.
Çok güzel şeyler olmasını diliyorum.
Güzel haberler almak istiyorum.
Neva sabah gelecek babasını bekliyor,
akşama Yağız ve Baybars gelecek onları bekliyoruz,
haftaya amcamız evleniyor, onu bekliyoruz,
Belirsizlikler birden açılsın, ben yine sıcak yaz günleri hayalleri kurayım istiyorum.
Beklediğim güzel haber artık gelsin istiyorum.
İçimde ki bulutlar dağıldı.
Serin ve güneşli bir havada salınmaya başladılar.
Sebepsiz bir bekleyiş ve heyecan içindeyim.
Aslında sebebini bilsemde dillendirmeye , seslendirmeye çekindiğim.
Hadi 2009 yap bir güzellik bize,
neler istediğimi sen zaten biliyorsun, çok mu yani!

Salı, Ocak 13, 2009

Elişi


Neva' nın en hoşuna giden şeylerden biri de suluboya resim yapmak.
Oyuncak fincanlarından birine su doldurur, sonra keyifle başlar boyamaya.
Çoğu zaman renkleri birbirine karıştırır.
Kağıdı fazla sular.
Akan sular alttaki örtüye geçer.
İstediği gibi birşey çizemezse bize söyler, hadi siz çizin der.
Ama tüm bunları hiç sıkılmadan yapar.
Kıyafetlerinin kolları boya içinde kalır.
Küçük parmakları sudan buruş buruş olur.
Nezaman ki yaptığı resim istediği gibi olur o zaman götürür kaloriferin üzerine koyar , ki yaptığı resim kurusun.
Sonra onu dolap kapağına asar, sergilemeye başlar.
Evde uzun zamandır aldığımız ve benim sıkıldığımız bir gün çıkarırım dediğim elişi kağıtları vardı.
Bir pazar günü çıkardım ortaya.
Hava da soğuk ve kasvetliydi.
Hani insanın içerde olmak istediği günlerden.
Kağıtları örtünün üzerine serdim.
Neva sevinçten '' inanaaamıyorum annneee '' diyerek çok mutlu oldu.
Ortaya bir de yapıştırıcı çıkınca deymeyin keyfine.
Tüm kağıtları kendi yapıştırdı.
Özenle yapıştırıcıyı sürdü, renkleri kendisi seçti.
Ben sadece kağıtları kestim.
Balıkları kendisi yerleştirdi, dalgaları özenle yaptı.
Çok keyifli bir çalışma oldu bizim için.
Yaptıklarımızı hemen sergilemek üzere bu kez buzdolabının üzerine yapıştırdık.
Şimdi girince hemen gözüme çarpıyor, renk renk kağıtlarla yapılmış çalışma.
Her gördüğüm de Neva ' nın yaparken yaşadığı keyif gözümün önüne geliyor.
Bir de kızımın ne kadar da çabuk büyüdüğü !

Pazartesi, Ocak 12, 2009

Kısa kısa...





* Yeni yılla beraber hiç tahmin etmediğim bir yoğunluğa girdim.
Geçen hafta, 1 hafta içinde bir teklif için proje hazırladım.
Herşey acale, herşey acele.

* İşler çok vaktimi aldığı için de blogla ilgilenemedim hiç.
Bir de tekrar farkettim ki yazmayı bırakınca, yeniden başlamak,
ilk adımı atmak gerçekten de çok zor. Hergün yazınca bir alışkanlık oluyor nede olsa.

* Bloglara baktıkça, bir günde birkaç yeni yazı yazan kişileri görünce kendimi çok tembel hissetim.

* Pratik bir kek tarifi buldum. Hani şu toz puding karışımıyla yapılan.
Evde olduğum da özellikle Dr.oetker' in gurme pudingleriyle yeni denemeler yapıyorum.

* Neva yatmadan önce mutlaka çoraplarını katlayıp top yapmak istiyor. Bir türlü olmayınca da çok kızıyor. Ben yine, yeniden ona nasıl yapılacağını gösteriyorum.

* Cuma akşamı Ata Demirer' in gösterisine gittik. Hiç gülemediğim gibi insanların gülmek için kendini zorlamasına da şaşırdım. Tek kelimeyle kötüydü. Espriler çok basitti. Zaten daha sahneden inmeden insanlar salonu terk etmeye başladı.

*Neva ilk kez gece babaannesinde kaldı. Onun evde olmadığını bilmek garip bir duyguydu. Sanki bir yanım eksik gibi. Geceyi çok güzel sorunsuz geçirmiş. Sabahta beraber kahvaltı yaptık. Onu görünce sanki biraz daha büyümüş geldi bana. Kollarını açıp bana '' seni dünyyaaalar kadar, jüpiter kadar seviyorum annecim '' dediğinde en mutlu insan ben oluyorum. bir de '' sen benim kahramanımsın '' ! Bunları nereden öğrenmiş hiçbir fikrim yok. Üstelik dolunayda bizim gezenegenimizmiş. Snorkell yani '' şironkel '' in ne demek olduğunu da bana anlatıyordu geçen gün. '' aa anne sen bilmiyor musun '' bile dedi.

* Ay sonunda Neva' nın amcası evleniyor. Onun telaşındayız. Cumartesi günü evlerini görmek için gittik. Açılan kutular, yeni boya kokusu, yeni eşyalar, heyecanlar... Bana bizimde geçirdiğimiz o telaşlı günleri hatırlattı.

* Okulların kapanmasını bekliyoruz. Tokat' tan misafirlerimiz gelecek.
Neva Yağız ve Baybars' ı bekliyor. Kendisi küçük gelin olacakmış Yağız' da küçük damat. Tamamen kendi fikri, biz hiçbir şey demedik :)

* Kar bir türlü tam anlamıyla yağamadı. Dün sabah kalktığımız da kar yağmaya başlamıştı. Biraz tutar gibi oldu, sonra durdu. Hava güneşli olsa da buz gibi soğuk.
Meşhur insanın içini donduran Ankara soğugu işte.

* Bu şekilde madde madde yazmak çok daha kolaymış. Her konuya bir yıldız :)