Salı, Haziran 03, 2008

Kurabiye


Haftasonları Neva için etkinlik zamanı.
Dışarıya çıkma, sokaklarda dolaşma, kurabiye yapma zamanı.
Artık minik kızım gün geçtikçe bana yardım etmeye, kendi işlerini kendisi yapmaya başladı.
Mesela bu haftasonu tezgaha oturdu.
Ben nasıl unu eliyorum, çikolatalar nasıl küçük parçalara ayrılır,
kaç tane yumurta koyuyoruz hepsini öğrendi.
Unu o ekledi karıştırma kabına, tek tek karışımdan parçalar alıp nasıl yerleştiriyorum
tepsiye hepsini dikkatle izledi.
Fırının başında beraber bekledik.
Çıkan kurabiyelere Neva kendisi batırdı tek tek bonibonları, istediği renklere göre.
Henüz soğumadan çilekli sütle beraber yedik kurabiyelerimizi yan yana koltuklarda.
Sonra yorumlar yaptık seninkinde daha mı fazla çikolata parçaları var acaba!
Bana tarifler verdi kendince.
- biyaz un koyuyoruz, sonra şeker ama çok,
numurta koyuyoruz,
şöyle çıpıyoruz,
donapes, üzerine tuz,
fırına veriyoruz.
Eline sağlık anne!
İşte bu tüm yorgunlukları alan sihirli cümle!
Beraber vakit geçirmekten çok hoşlanıyoruz.
Beraber Lola' yı izleyip, gökten yağmur şeklinde düşen bezelyeler eşliğinde
biz de bezelye ayıklıyoruz.
Sonra o tekrar tezgaha tırmanıyor.
-Aaaa donapes unuttuk anne diye bana talimat veriyor.
Yatağı düzeltirken bir ucundan da o tutuyor.
Kendi çoraplarını asma işi kesinlikle onun, kimselere vermez.
Bir anda bakıyorum ki yanımda bir ufaklık bitmiş, boyu henüz belime yetişmeyen, meraklı gözlerle benim her yaptığımı izleyen.
Hapşurunca içerden bir ses gelir hemen '' çok yaşa '' diye.
Yalnız olmadığımı anlarım o an.
Bu '' çok yaşa '' pekçok şeye iyi gelir.
Yatakta yan yana yatarken günün '' mutlu anlar - mutsuz anlar'' ını konuşuruz.
Ben unutsam da o hatırlatır hemen.
İlk önce mutsuz anlar.
Yaptığı yanlışları ben söylemeden kendi söyler, kabüllenir hatasını.
Ben de onun sayesinde düşünürüm günü, mutlu anlar- mutsuz anlar nelerdi diye.
Küçük ama hergün ondan yeni birşey öğreniyoruz.
Küçük şeylerle mutlu olmayı, sımsıkı sarılmayı...
Günlerle beraber büyüyoruz hepbirlikte.