Çarşamba, Aralık 24, 2008

İlk kar






Gece 3 civarında uyandım.
Pencereden bir baktım ki kar yağmaya başlamış.
Sabah ise ince yağan kar yerini lapa lapa yağan kara bırakmıştı.
Neva uyanınca önce hiçbirşey demedim.
Kucaklayıp pencerenin önüne götürdüm.
Bak sana bir sürprizim var dedim.
Bembeyaz olan ağaçlara ve yola baktı.
Ben de onun yüzüne.
Ağzını kocaman şaşkınlıkla açtı.
Sürekli kar nezaman yağacak diye bize soruyordu.
Çok mutlu oldu.
Bir süre pencereye minik burnunu yapıştırıp dışarıyı izledi.
Yürüyen insanların arkalarında bıraktıkları ayak izleri çok hoşuna gitti.
'' Anne benim de ayak izim çıkar mı ? '' diye sordu.
Şimdi ilk fırsatta dışarı çıkıp kocaman bir kardan adam yapmayı düşünüyoruz.
Bir yandan kardan adam şarkısını söylerken bir yandan da ,
boynuna hangi atkımızı taksak diye düşünmeye başladık bile:)

Mim



Nilüfer beni kitap konusunda '' mim '' lemişti. Ama bir türlü fırsat bulupta yazamadım.
Yakınınızdaki bir kitabın 56.sayfasının 5. satırı mim konusu.
Niye bu sayfalar bilemesem de ki Nilüfer' in de bildiğini sanmıyorum, ben okumakta olduğum değil de gerçekten de ilk uzanıp aldığım kitabı yazayım dedim.
Yatağımın yanındaki etejerde üst üste sıralanmış kitaplarım, kimi okunmuş, kimi okunmayı bekliyor.Orada olduklarını bilmek beni hep mutlu eder.
Oradan en üst sırada ki;
Kitabımız Murathan Mungan ' dan '' Kadından Kentler ''.
Hep birşeyleri birbiriyle özdeşleştiren benim için çok keyifle okunan bir kitap oldu.
İçinde çok güzel, içimizden, tanıdık, bildik kadın ve kent hikayeleri var.
Uzun zaman önce okusam da hala aklımda kalan, akıldan çıkmayan hikayelerle dolu.
Her biri kısa hikayeler olduğu için de tam da yatmadan önce keyifle okunacak bir kitap.
Kitabımızın 56. sayfası 5. satırında '' Kum rengi geniş L kanepenin yastıklarının kabarıklığını yumruklarıyla patpatlayarak aldıktan sonra arkasına yaslanıp iyice kanapeye yerleşti, evin sessizliğini dinledi. ''

Neva' da yatmadan önce birlikte kitap okumak istiyor.
Kumkurdu ve Zackarina ' nın maceralarını keyifle okuyoruz.
Bu da Neva ' nın kitabının 56. sayfa 5. satırı. '' Kumkurdu yatmış uyuyor ve çok ilginç bir rüya görüyordu ''.
Keyifli okumalar !

Salı, Aralık 16, 2008

Piyano



Zaman ne de çabuk geçmiş.
Şu fotograflar olmasa belki de hiç anlayamayacağız.
Çoğu kez nasıl olsa unutmam dediğimiz pekçok an, konuşma,
bir de bakıyoruz ki unutulmuş bile.
Gün içerisinde pekçok şey paylaşıyoruz Neva ile.
Bugünlerde inanılmaz diyaloglarla bize acayip laflar etmekte.
Dün akşam mesela ,kızdıgımı anladığında yüzüme doğru yaklaşıp minik elleriyle
yüzümü tuttu ve
- hadi ama bak gül biyaz. Hadi bak gamzen çıkacak, ben çok seviyorum gamzeni!!! dedi.
Nasıl yani değil mi!
Ben bu arada çok ciddi durmaya taviz vermemeye çalışıyorum.
Öyle olunca daha bir sokulup öpmeye başlıyor.
Bir süre sonra da zaten ben koyverip başladım öpmeye.
Ama bir daha yapmaması konusunda tembihlerle.
Hayrete düştüğümüz anlar artıyor.
Bizden önce cıkcık yapıp başını sallıyor ciddiyetle.
Koltuğun hep aynı köşesine oturup çizgifilm izliyor.
Yanlışlıkla oturan bir misafiri ise zorla kaldırıyor yerinden.
Bayram ziyareti için gittiğimiz arkadaşımızda var bu piyano.
Neva 10 aylıkken de çekmişim böyle bir fotograf.
Şimdi 3,5 yaşında, kendinden emin, ille de piyano çalmak isteyen
bir küçük hanım.
Gerçekten de çok seviyor müzik aletlerini,
en çok da piyanoyu.
Biraz daha büyüsün ben de isterim piyano öğrenmesini.
Zaman bu hızla devam ederse belki bir de bakmışız
Neva ' nın piyano resitalinden bir karede burada yer almış !
Olmaz mı olur hani!

Salı, Aralık 02, 2008

Miniş


Nereden aklına geliyor bazen şaşıyorum.
Durup durup öyle şeyler söylüyorsun ki, hatırladıkların hepimizi şaşırtıyor.
Haftasonumuz şu yukarıdaki minişin başka bir oyuncağı vardı onu aramakla geçti.
Sayesinde tüm oyuncaklar elden geçti.
Kutular düzenlendi.
Kırık oyuncaklar atıldı.
Ama o , hani senin tarif etmeye çalıştığın,
basılan, içinde bir sürü miniş olan şey var ya hani ( ki hepimiz bilmeliyiz bunu ! )
onu bir türlü bulamadık.
Şöyle telefon gibi hani, üzerinde tuşlar var.
İlk söylediğin anda anladım ben onu, fakat ben bulamadıkça, sen onu bana
başka tariflerle anlatmaya çalıştın.
Bazen kızdın ağladın, gözyaşı döktün,
bazen yemeğimi yersen hemen buluruz diye kendin öneride bulundun,
bazen çok kibar bir sesle ve inanılmaz ince bir şekilde '' annecimmmmm minişi bulalım, sen bilirsin '' dedin,
ama ne yaptıysan olmadı.
Yatalım rüyamızda görürüz bile dedin.
Ama yok.
Tatlım nasıl söylesem, nasıl anlatsam,
şeyyy galiba o miniş artık biz de yok.
Hani geçen sene Ilgın bize gelmişti,
o minişi çok beğenmişti sen de ona hediye etmiştin ya !!
Nasıl söylerim ben bunu sana!
Taşınırken belki kaybolmuştur dedim inanmadın.
Yok işte dedim.
Olmadı.
Çok ağladın.
Eve her gelene, telefonla her arayana tarif ettin.
Belki bilirler yerini diye.
Kaç gün geçti hala unutmadın.
Tatlım nerden bulucaz biz şimdi onu.
Hani şu eskiden de olurdu, yemeğini filan verir köpek kedi
beslersin ya küçük bir alettir, nereden nasıl aldık hatırlamıyorum bile.
Ama ilk oyuncakçı ziyaretimizde aranacaktır.
Bu aralar zaten hep eski oyuncaklarını arar oldun.
Kaldırdığım yerlerinden bir bir çıkarıyorum.
Tüm bunları nasıl hatırlıyorsun, ya da nasıl olupta unutmuyorsun şaşıyorum!
Bu arada yukarıdaki minişin bir de atkısı vardı şimdi de o kayıp ! Eyvah !
Hafıza konusunda kime çektin acaba!

Pazartesi, Aralık 01, 2008

Dostluk



Tuğrul' la Neva, henüz 9 aylıkken tanıştılar.Neva henüz yürüyemiyordu.
Kucağımda bana yapışıp duruyordu.
Geçen süre içerinde pekçok kez bir araya geldiler.
Her geçen günle beraber, büyüdükçe daha güzel anlaşmaya başladılar.
Paylaşımları da arttı.
Mesela geçen ağustos ayında Tuğrul' lara gittiğimizde,
onların balkonunda birlikte çok güzel oynadılar.
Onlar güzel oynayıp anlaşınca da bize de sohbet etmek için vakit kalıyor tabii.
Şimdi Tuğrul ve ailesi İstanbul' a taşındı.
Ama her fırsatta mutlaka görüşüp haberleşiyoruz.
Geçen hafta, 18 kasım Tuğrul ' un 4. yaşgünüydü.
O sebeple Ankara' ya gelmişlerdi.
Bir akşamda birlikte olduk.
Artık büyüdükleri ve paylaşacak şeyleri artıkça,
daha güzel anlaşmaya başladılar.
Bu da bizi çok mutlu ediyor.
Tuğrul gelirken Neva ' ya prenses tacı getirmiş.
Neva ' da hemen saçına takıp havaya girdi.
Onlar artık çocukluktan öte bebeklik arkadaşı.
Bir ömür boyu dostlukları hep devam etsin.