Perşembe, Eylül 28, 2006

Kısa kısa...


Sonbahar tüm güzelliğiyle yaşanmaya başladı. Bu mevsim Ankara ' da başka bir güzel olur. Sararan yapraklar yerlere dökülmeye başladı. Yürürken önünüze birden bir yaprak düşebilir. Sabahları ve akşamları serin hatta soğuk. Birkaç gündür yağan yağmur yerini güneşe bıraktı. En sevdiğim havalar da başladı. Güneşli fakat serin:)
Uzun zamandır yeni birşeyler yazamadım. Bu arada pekçok şey oldu, Neva biraz daha büyüdü. Haftasonu küçülen kıyafetlerin yerine yeni ciciler aldık. Sonra '' akka '' baktık. Bir oraya bir buraya koşturmaktan çok yoruldum. Üstelik zamanda inanılmaz bir hızla ilerliyor. İşten eve dönüp yemek sonrası Neva ' yı uyuttuktan sonra bir bakıyorum ki hiç halim kalmamış. Her gece '' yarın daha erken uyuyacağım '' desemde mutlaka birşey çıkıyor ve yine geç yatıyorum.
Bu aralar Neva ' yla sarmaş dolaş beraber yatıyoruz. Kızım benim en iyi arkadaşım:) Oyunların yanı sıra bana ev işlerinde yardıma devam ediyor. Dün babaannesinin söylediğine göre tüm koltukları silmiş tabii sarı beziyle:))
Artık söyleneni anlayıp kendi de birşeyler anlatıyor. Televizyonda reklamdaki bebekleri görünce hemen öpücük yollayıp el çırpıyor. Dans çalışmalarımız devam ediyor.
Havanın güzel olduğu anları fırsat bilip dışarı çıkıyor. Arabasına kurulup arkaya yaslanıp '' keyfini çıkarıyor ''.
'' hadi kızım yaslan keyfini çıkar '' dediğimizde hemen arkaya yaslanıyor. Yolda ki tüm kediler '' pisi pisi '' diye çağrılıyor. Zaten Neva ' yı tanımayan yok gibi :) Öğlene doğru benim iş yerime geliyor, pencereden el sallıyorum. Öpücük yollayıp gezmeye devam ediyor. Elinde kurtarıcımız krakerle yola devam...
Ramazan ayıda geldi. Akşam saatlerinde insanların evlerine iftar için koşturduğu, tüm ailenin masada yer aldığı, sıcak pide ile yapılan iftar yemekleri insana ayrı bir huzur veriyor.
Son güneşli günlerinde kıymetini bilip Neva ' yı bol bol dışarı çıkarıyoruz. Yağan yağmurlar beni mutlu etse de güneşin tekrar kendini göstermesiyle anladım ki henüz değil, bir süre daha beklesin kış günleri Biz serin ve güneşli havaların tadını biraz daha çıkaralım:)

Pazartesi, Eylül 18, 2006

Yeni bir hafta başlarken


Haftasonu Neva ile dolu dolu geçti. Birlikte evde olmanın tadını çıkardık. Benimle olduğu zamanlarda neredeyse yapışık gezmeye başladık. Ben de o yüzden yapmam gereken işleri bıraktım beraber oyun oynadık. Yatak keyfimiz herzaman ki gibi sürüyor:)) Sabah beraber '' dora the explorer '' izledik. O da hemen '' dodo '' demeye başlıyor ve beraber şarkısını söylemeye çalışıyoruz. Küplerimizi üst üste koyup resim bulmaca oynadık. Yeni şarkılar söyleyip dans ettik. Neva ' nın favori şarkısı çıkınca ya da hoşuna giden bir müzik olunca dans etmesi var ki hepimizi güldürüyor. Önce eller havaya sonra bir kez kendi etrafında dönüp ellerini dizlerine vuruyor ve omuzlarını kaldırıyor. O kadar komik oluyor ki küçücük boyuyla dans etmesi:)) Artık kızımın büyüdüğünü iyice hissetmeye başladım.
Haftasonu beraber yemek yaptık. O biberleri daha çok yedi ama olsun, yardım yardımdır işte :) Sonra kendinden büyük kovayı çekip getirmeye çalıştı, meşhur sarı bezleriyle yerleri, yüzünü ve en son da dilini sildi:) Ben çamaşır asarken yardım etti. Yani mandalları bana verecekti ama birden balkon da birikmiş suyu fark etti, onu yalamak istedi, olmadı yere oturdu beziyle bir güzel oraları da sildi:)) Mıknatıslı çubuğuyla bir sürü balık tuttuk, kaybolmuş kuzusunu yatağın arkasına düşmüş bulduk bir de bebekken oynadığı içi boncuklu kediyi bulduk ki en güzeli de bu oldu :)) Kovalarını üst üste koyduk, üzerindeki ayının topladığı elmaları saydık, dışarıda ki kediye '' pisipisi '' dedik, yataktan nasıl yüz üstü kayıp düşülür onu öğrendik, bir de yatakta anne görmeden ayağa kalkıp onun ödünü koparmaca oynadık. Yani dolu dolu geçti gerçekten de:)) İyi ki varsın benim kuzum:)
Yeni bir hafta başlarken herkese güzel bir hafta diliyorum!

Cuma, Eylül 15, 2006

Yeni diziler


Nasıl geçti anlamadım. Eylül ayını da ortaladık. Yakında hava çabuk kararmaya, yağmurlar yağmaya başlar. İşten çıkınca koşarak evlere sığınmaya başlarız. Kış gecelerinde en güzel şey kitap okumak, film izlemektir benim için. Fazla da birşey yapamam çünkü uykum gelir ve ertesi güne birşeyler yapmak üzere kendime söz verir yatarım.
Pazartesi okullar açılacak, yazlıkçılar evlere döndü, çocukların okul kıyafetleri alındı, çantalar, defterler hazır. Kış gecelerini evde geçirecek olan bizler için ise televizyonda yeni diziler var. Geçen sezondan tanıdık olanların devamı ve yepyeni diziler. Benim için ise bu dönem bu akşam başlıyor. CNBC-E kanalında üç sezondur izlediğim ve başlamasını merakla beklediğim O.C dizisi başlıyor :)) Bu akşam büyük keyifle ekran başında yerimi alıp televizyon seyredeceğim. Geçen sene dizinin başlıyacağı gün mutlaka hazırlık yapar, çerezler içecekler hazırlanır öyle izlerdik diziyi:) Her nekadar gençlik dizisi olsa da ben seviyorum. Zaten oldum olası böyle dizileri severim.
CNBC-E kanalında başka merakla yeni bölümlerini beklediğimiz dizilerde var tabii. According to Jim, Malcoml in the Middle... İzleyemediğim dizileri ise tekrarlarının yayınlandığı haftasonları izliyorum. Polisiye diziler ise ayrıca ilgi alanımdadır.TRT ' da yayınlanan Kanıt Peşin' denin ardından şimdi de CSI:NY dizisini izliyorum. Her seferinde olayları çözümlemelerini heyecanla bekliyorum. Bir de Nip / Tuck var ki işte adamlar neler yapıyorlar dedirtecek bir dizi. İki estetik cerrahın hikayesi, yaptıkları ameliyatlar. İnsanların dış görünüşlerinde kendilerini mutsuz eden yerleri ameliyatla düzeltirken asıl sorun insanların ruhlarında ki yaralar. Heyecanla yeni bölümlerini bekliyorum. Bir de çizgifilm seven biri olarak , her haftasonu Neva erken uyadığından severek izlediğim Nickelodeon var ki! Kaşif Dora ' nın maceraları oldukça eğitici ve bence çocuklar için de çok faydalı. Rugrats ise uzun yıllardır izlediğim dört bebeğin dünyası. Biz büyüklerden o kadar farklı ve eğlenceli ki!
Geçen akşam başlayan Yaprak Dökümü ise konu olarak bildiğim bir dizi olsa da yine de çok beğendim ve sulugöz olarak ağladım. Yaz tatilinde ise daha önce izlemediğimiz Çemberimde Gül Oya dizisini izledim. Nasıl kaçırmışız diye çok üzüldüm. Son bölümü bugün yayımlandı. BaBa_HaKan da izleyip bana anlattı. Şimdilerde izlemediğimiz bölümlerin DVD' si için aramalar yapıyorum. O kadar güzel ve etkileyiciydi yani. Bakalım bu kış bizi hangi diziler sarıp sarmalayacak, hangisiyle gülüp hangisiyle ağlayacağız. Ne kadar laf etsem de izliyorum işte, ama hepsini değil hiç olmazsa:))

Salı, Eylül 12, 2006

Bugün...



Beraber yaşlanmak dileğiyle aşkım!

Perşembe, Eylül 07, 2006

Çeşme ve sakızlı dondurma


Tatilimizin bir kısmını Çeşme ' de geçirdik. Benim için daha çok dinlenme, uyku ve kitap okuma şeklinde geçen günlerdi. Gündüz biraz havuz, deniz keyfi akşam yemek sonrası dışarı gezmeye gidiyorduk. Çeşme gerçekten de çok güzel. Biz bu sefer fazla gezemesek de, yine de akşam Neva uyuduktan sonra onu pusetine koyup bunun acısını çıkarıyorduk. Bir kere mutlaka her akşam '' sakızlı dondurma'' dan yendi. Sakızlı herşeyi çok seviyorum:) Çikleti, dondurması, muhallebisi, reçeli... Hatta Neva ' ya hamileliğim ilk günlerinde burnuma sürekli sakız kokusu gelirdi. Hemen bir tane damla sakızlı çiklet atardım ağzıma:)) Reçeli burnumda tütmüştü. Yıllar önce geldiğimizde yine Çeşme ' de yemiş tadını unutamamıştım. Her akşam en iyi sakızlı dondurmanın yapıldığı Rumeli Pastanesi ' nin yolunu tutup, sıramızı bekleyip dondurmalarımızı keyifle yedik. Gerçekten de bu konuda neredeyse yarım asırdır çalışan Rumeli Pastanesi ' nin dondurmalarının tadı bir başkaydı. Kokusu nefisti. Küçük dükkanında sakız reçelinin yanında yine kendi imalatları olan turunç reçeli de vardı. Biz birer kavanoz aldık. Dar sokakta elimizde dondurmalarımızla yürüyüp eski kilisedeki sergiyi gezip, tezgahlarda satılan çeşit çeşit süs eşyası ve takılara bakarak sahilde geliyorduk. Bir turda orada atıp ondan sonra otele dönüyorduk. Günler yetişme telaşı olmadan, sakin geçti. Tam da benim aradığım buydu işte.Elimde dondurmam, pusette Neva, yanımda aşkım:) Daha ne olsun değil mi, anın tadını çıkarmaktan başka:)

Salı, Eylül 05, 2006

Yeni bir güne başlarken


Yeni bir gün başlarken o sessizliği dinlemek gibisi yok.
Karaburun ' da güneş bir başka doğarmış. Manzara öyle güzeldi ki dayıma sürekli ' resme başlamalısın ' yada ' artık bir şeyler yazarsın ' deyip durdum. Çünkü manzara o kadar nefes kesiciydi ki insan bakıp bakıp sonra da bunları ya yazıya yada resme dökmek istiyor.
Ben de gece meteor yağmurunu bekleyip yıldızları seyrederken dayımın mutlaka güneşin doğuşunu izlemelisin demesi üzerine sabah erkenden kalktım. Karaburun ' da kaldığımız yer öyle sessizdi ki gece sadece uzaktan köpek seslerini ve cırcır böceklerinin sesini duyabiliyorsunuz. Henüz karanlıkken kalktım. Hava serindi. Hafif bir rüzgar esiyor, ilerdeki tek tük evlerin ışıkları yanıyordu. Arada bir köpek sesleri geliyor, sonra uzaktaki yoldan bir arabanın farlarıyla yolda ilerlemesi görülüyor. Temiz havayı insan içini doldururcasına çekmek istiyor. Derken alacakaranlık yerini yavaş yavaş uzaktan beliren güneşin ışıklarına bırakıyor. Nedense ben de bir heyecan, yüreğim ağzımda. Yeni bir gün başlıyor. Yeni bir gün, yeni yaşanacaklar... Aklımdan şöyle bir geçiriyor dahası tahminler yürütüyorum yaşanacaklar hakkında. Balıkçı tekneleri görülüyor. İlerde yanan sokak lambalarının altındaki evlerde ne hayatlar yaşandığını düşünüyorum. Bu arada güneş öyle hızla yükseliyor ki telaşına şaşırıyorum. Bir anda etraf aydınlanıyor ve güneşle birlikte gözlerim kamaşıyor. Burada yeni bir günün habercisi olan güneş başka bir yerde yerini geceye ve aya bıraktı diye düşünüyorum. Bir gece önceki manzarada çok güzeldi. Batan güneşin ardından güneşin doğduğu yerden aynı kızıllıkla ve kocaman tepsi kadar bir dolunay çıktı. Gökyüzü yıldızlarla kaplandı, uykumuzda üzerimize yorgan oldu. O kadar çoktu ki insan şaşırıp kalıyor. Etrafta hiç ışık olmaması, havanın bir o kadarda temiz ve açık olmasıyla tutsan yakalacak kadar yakındı yıldızlar o gece. Ay tüm ihtişamıyla önce kızıl renklerle yükseldi, sonra yerini aldı ve o bildiğimiz bembeyaz rengiyle etrafı bir fener gibi aydınlatmaya başladı. Deniz üzerindeki yakomozlara bakarak keyifle yemeğimizi yedik o akşam. Sabah olunca da yeni günü karşılamanın mutluluğu vardı bende. Herkes yatağında uyurken evde ki tek ses Neva ' nın yatağında dönüp uyku sersemi '' memme '' diye beni aramasıydı :)