Pazartesi, Şubat 26, 2007

Kavanozda balık


Neva ' nın cdleri de artık evde ayrı bir bölümde sıralanmaya başladı.
Önce Dahi bebek cdleri, onların pek yüzüne bakılmadı.
Sonra ilk zamanlar yine ilgilenmediği ama sonradan çok sevdiği '' teletubbies'' cdleri.
Artık istediği zaman gidip seçtiği bir cdyi yerleştirip, oturup izliyor. Tabii efendim bakmayın boyunun küçük olduğuna onun da zevkleri,istekleri var. O anda belki de dans cdsini değil de hayvanlarla ilgili olanı izleyecek. Siz nerden bileceksiniz. Alacak tüm cdleri karıştıracak sonra '' beğen'' yapacak yani '' beğendim '' diyecek. Belki de müzik dinleyecek. O zamanda yine sevdiği şarkıların olduğu bölüme gidecek ve yine kapaklarından tanıyacak içindekileri. İstediği varsa alacak annesi de müzik setine koyacak ve dans başlayacak.
Şimdi ki çocuklar gerçekten de çok şanslı. Çünkü onlara henüz bu yaşta bile seçme özgürlüğü veriyoruz. Seçmeli ki kendi zevkleri oluşsun,beğendikleri ve beğenmediklerini kendi yaşayarak öğrensin. Hayatı boyunca da bu hep böyle olsun. Kendi özgür iradesiyle karar versin herşeye.
Onlar küçük ama düşünmeliyiz ki bazen onların da canı sıkılablir. Keyifsiz olabilirler. O yüzden de ben hiçbir şey için ısrar etmiyorum. Mesela geçen gün çorba içirecektim. İki kaşık aldı ve '' beğen '' yaptı. Bu sefer ki beğenmedim demekti. '' Acı, acı '' demeye başladı. Meğerse çorbanın tuzu yokmuş ve küçük hanım
'' beğenmemiş ''.
Tabii ki ille de benim dediğim olacak diyen çocuklardan olmasını da istemem.
Bu durumda da yine benim seçtiklerimden kendinin seçmesine izin veriyorum. Dolaylı da olsa şimdilik müdahale etsemde seçim haklarına, böyle bile olsa yine de seçim yapabiliyor kendince.
Yoksa dediğim dedik diyen, yapılmayınca ağlayan çocuklardan olmasını tabii ki istemem kim ister ki.
Aslında onlar doğduklarında karekterleri ve zevkleriyle doğuyorlar. Çok yanlış olmadığı sürece seçim yapmanın keyfini onlar da sürmeli bence.
Gelelim tekrar cd faslına. En son aldıklarımız arasında ( ki bir şey iyice tüketilmeden bir başkası alınmıyor ) Elmo's world cdleri vardı. Hareketli, danslı cd içinde bir de balık '' dorothy '' var. Biz balık dedikçe Neva ' nın da ilgisini çekti. BaBa_HaKaN ' da sürpriz yaparak bize '' dorothy'' i getirdi.
Şimdilik Neva Dorothy ' nin neden ağzını sürekli açtığını anlamaya çalışıyor. '' anne mama'' diyor. Sonra
'' ayyyy''. Açıkmış yine mama istiyor diyor. Arada elindekilerden vermek için masaya çıksada şimdilik uzaktan bakışıyorlar. Neva ' da onun gibi ağzını yapmaya çalışıyor:) Ancak tüm işler bana kaldı. Üstelik çokta çabuk kirleniyor. Hergün mama, sık sık su değiştirme. Bana yeni iş çıktı yani:)

Perşembe, Şubat 15, 2007

Sürpriz


Sabah uyandığında hava karanlıktı.
Belki de erken diye düşündü.
Oysa ki kalkma saatine fazla da kalmamıştı.
Vaktin oluşuna sevindi. Yorganın altına girdi.
Yanında yatan küçük ayaklara dokundu elleriyle. Sıcacıktı. Ufaklık şöyle bir kıpırdandı. Aman dedi kalkmasın henüz erken. Ellerine baktı minicikti. Uykuya daldı.
Uyandığında etrafta parlak bir güneş vardı. Minik kız da uyanmıştı. Sarılıp ‘’günaydın ‘’ öpücüğü verdiler birbirlerine. Önce hırkalar giyildi.
Kapı çaldı. Babaanne gelmişti. Minik kız babaannesinin kollarına giderken kadın hazırlanmak için içeri gitti.
Havaya şaşırdı. Daha dün radyoda duymuştu sağanak yağış olacaktı. Neyse dedi güneş herzaman daha iyidir. Çabucak üzerini giydi. Minik kızının el sallamaları eşliğinde yola çıktı. Hava çok güzeldi. Gökyüzü pırıl pırıldı. Beyaz bulutlar geçiyordu. Koşar adım işe ulaştı.
Masaya oturdu. Evden getirdiği limonlu çayını içti. Radyosunu açtı. Radyoda 14 Şubat ile ilgili şarkılar mesajlar vardı. Eli telefona gitti. Çaldı çaldı açan olmadı. Sonra tekrar ararım diyerek işe koyuldu. Bir çay molasında tekrar aradı. Telefonu açan ‘’ dışarıdayım canım ben seni arayacağım ‘’ diyerek kapadı. Elinde telefonla kalakaldı. Üzerinde durmadı. Planlar yapmaya başladı. Bugün bankaya uğranacaktı. Kredi kartının son günüydü. Sonra minik kız için alınacaklar vardı. Markete de gitmek gerekti. Biraz erken çıkmalı diye düşündü. Yoksa 1 saatlik öğle tatili yetmeyecekti.
Pencereye arkası dönük çalışıyordu. Karşısında bir koridor, gelen geçen. Sıradan bir gündü işte. O kendini Cuma günü için ayarlamıştı. Hem bugün akşam alışveriş merkezine de gidecek sürpriz birşeyler bakacaktı. Öyle planlamıştı.
Zaman hızla geçiyordu. Çantasını kontrol etti. Ödenecek faturaları aldı. Pencereye baktı. O da ne hava kararmış bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağmaya başlamıştı. Nasılda biliyor şu meteoroloji uzmanları diye düşündü. Aklına çıkarken çantasından çıkardığı şemsiyesi geldi. İki gündür yağmur yağacak diye yanında taşıyordu. Gülümsedi. Olsun ıslanayım da tek yağmur yağsın dedi. Bu yıl hiç yağmur yağmamıştı.
Çantasını eline aldı. Neyse ki şapkası vardı. Sıkıca sarındı. Dışarı çıktı. Gerçekten de yağmur tüm hızıyla yağıyordu. Bahçe kapısına varınca gözlerine inanamadı. O gelmişti. Hem de uzaklardan. Arabadaydı. Ama nasıl olurdu. Koşarak arabaya bindi. Birbirlerine sarıldılar. Adam yine yapmıştı yapacağını. Bu güzel günde onu yalnız bırakmamış sürpriz yaparak gelmişti işte. Hemen sevdikleri pizzacıya gittiler. Eleleydiler. Kadın hala inanamamıştı. Çok şanslıydı. Bu ne güzel sürprizdi. Hani Cuma günü gelecekti.
Yağmur hızla camlara vururken onlar kavuşmanın tadını çıkarıyorlardı. İşte sevgililer günüydü. Aslında birbirlerine kavuştukları hergün onlar için özeldi.
Yağmur da nasıl şaşırtmıştı onu bugün. Zaten sürprizlerle dolu bir gündü. Yağmuru hep sevdi kadın. Cama vuran sesini, içeride sıcacık mekanlarda yapılan sohbetleri. Sıcak çorbaları geldi. Onlarda sıcak bir kaşık aldılar. Kadının içi daha bir ısındı. Gözleri küçüldü, doldu. Aşk böyle bir şey dedi. Sıcak çorbasından bir yudum daha aldı. Adam tatlı tatlı konuşmaya devam etti...

Pazartesi, Şubat 12, 2007

Komik kız


Bu aralar gezgin olduk. Bir babaanne de bir anneanne de kalıyoruz:)
Neva bu duruma bayılıyor. Karıştırılacak yeni köşeler, keşfedilecek odalar çıkıyor karşısına.
Mesela babaanesinin evinde hangi çekmecede kaşıklar durur, tencereler nerededir, sonra bi koşu banyoya gidip dolaplar nasıl açılır, arkasından biz koşarken nasıl gülerek kaçalır bunları öğrendi. Sonra her akşam eve gelen amcasının terlikleri nerededir bilir, kapı çalınca elinde hazır bekler terliklerle. Ayakkabılarını çıkartmadan terliklerini uzatır sonra da amcasını öpmeye başlar. Önce yanaktan, sonra önce sağ göz sonra sol gözden evet gözünden en son da gıdısından:) Aynı şeyi amcası da ona yapar. Tıpkı babası gibi amcası da onu kucaklar beraber tüm gün beklenilen müzik setinin başına geçilir. Beraber dans edip şarkı seçerler. Tıpkı babasıyla yaptığı gibi. Minik Neva bu aralar babasının hasretini amcasıyla gidermeye çalışıyor. Ama sadece çalışıyor. Telefonu eline alıp babasını arıyor. Ona şarkı söylüyor. Yaptıklarını anlatıyor. Sonra bi de gelen herkese babasını nasıl yolcu ettiğimizi anlatıyor. '' emmi'' si gelmiş, buuu serpmişiz, sonra bay bay yapmışız, düt düt diye gitmişler. Yani amcası gelmiş babasının arkasından su dökmüşüz onlar giderken de kornaya basıp düt düt yapmışlar. Hasretlik zor olsa da şu aralar başka seçeneğimiz yok ne yazık ki...
Günden güne büyüyor bebeğim. Bazen öyle şeyler yapıyor ki şaşırıp kalıyoruz. Tüm söylenenleri pür dikkat dinliyor. Kendisiyle ilgili bir konuysa hemen katılıyor.
Doktor setiyle oynuyor. Herkesin ateşine bakıp onlara '' öhhöö öhhöö'' yaptırıyor. Sonra iğne yapıyor, öpüp atta yolluyor. En büyük eğlencesi benim çantamı karıştırmak. Elinden zor alıyorum. Bayılıyor. Bense onun bu büyümüş hallerine çok gülüyorum.
Saklambaç oynuyor. Önce kapı arkasına sonra perde arkasına. Saklanıp bizi çağırıyor. Biz gidince de çığlığı basıp kahkahalar atıyor. Geçen çarşamba tam da Avrupa yakası varken uyumuşken uyandı. Televizyonda Makbule koltuğun arkasına saklanmış dantel örüyor. Neva onu görünce sanki az önce uyuyan kendi değilmiş gibi gülmeye başladı. '' anne abla ebe '' deyip gülüyor. Yani abla saklanmış ebecilik oynuyor. Onu nasıl gördün sen hemen. Çok güldüm çok:)) Komik kız olacak Neva. Ya da bize öyle geliyor. Yani herşeyi bizi mutlu ediyor, onun gülen yüzü bizi daha da keyiflendiriyor.
Tüm güzellikler senin olsun bebeğim!

NEVA / Korkular ve Sevilenler


En sevdiği renk : Pemmmbee
En korktuğu şeyler :
1- Elektrik süpürgesi. Ne yazık ki çok korkuyor sesinden. Saç kurutma makinası ve çamaşır makinasını neyse ki hallettik. Ama elektrik süpürgesinin sesini duyunca '' anne kokktu '' diye bana yapışıyor. Korkuyu öğrendi sayesinde. Teletubbies de çıkan hortumlu süpürgeden de çok korkuyor. Hemen değiştiriyoruz.
2- Yumuşak tüylü şeyler. Yumuşak ayılar. Sonra kurdele ve lastik. Evet kurdele. Acayip korkuyor ve elleyemiyor.
3- Bir keresinde kurabiye yapıyordum. Yuvarlaklar yapmıştım. Görünce öyle korktu ki üzerlerini kapattım içeri gitmek zorunda kaldım:) Neden anlamadım ama. Zaten onların dünyası öyle farklı ki. Bi kere boyları ufak. Minicik adamlar olarak dolaşınca onların gördükleri bizden farklı oluyor. Bazen onun boyuna inip şu an neleri görüyordur diye deniyorum kendimce:))

4-Mikser ve Rondo sesi. Çok ama çok korkuyor. O uyuyunca çalıştırıyorum ((:

5-Banyoya evet ama sac yıkama kısmına hayır!!! ilerde boneyle yıkanır gibi geliyor:))

En sevdiği şeyler:
1- Dans etmek. Sevdiği şarkıları dinlemek. (TRT 1 de Grup Surup favorisi bu aralar:))) )

Teletubbie serisinin "dans edelim "cd si bir baska ilgi alanı ve son olarak bizim CD'ler:)))
2- Kitap okumak ve Gazete sayfaları çevirmek (gazete= la laaa demek )
3- Kule yapmak.
4- Küplerini üst üste koyup sonra onları AY AY AYYY diye numaradan bağırarak yıkıp koltuğun altına atmak:))
5- Atmak dedim de nasıl da aklıma gelmedi televizyonun kumandası. Hayır kumandaya değil atmaya bayılıyor. Nerede olsa görüp bi koşu gelip hemen atıp bizi bekliyor:) Ne yazık ki:))
6-Araba da gezmek. Gezerken meme emmek:)
7-Dışarıya çıkmak. Kim sevmez ki:)
8- Şu aralar antep fıstıkçı oldu. Çıt çıt istiyor bizden. Ama efendim kendi açacakmış. Bir süre vermesek de sonra kızıp tabağı ters çeviriyor:)
9- Süslenmek. Anne çantasını, cüzdanında ki kartları karıştırmak. Onları koltuğun altına ve halının altına saklamak.
10- Beğenmediği şeyleri doğru çöpe atıyor. Her ne olursa olsun:) Ama hemen yerini söylüyor çöp diye:)
11- Odasındaki dolabının çekmecelerini boşaltmak. Ben de sabırla bekliyorum. Bir çıkarıyor sonra katlıyor, yerlerini değiştiriyor. Bana gösteriyor. Bazılarını bebeğine giydirmemi istiyor.
12- Akşam olduğu zaman yatma saatine yakın ayakkabı ve çoraplarını çıkarıp gezmek istiyor. Biz yakalamaya çalıştıkça kaçıyor. Evin için de koşup duruyoruz:)

13- Kendisi kadar kocaman büyük bebeğiyle gezinmek. Başka hiç bir bebek onun yerini tutmuyor:)))

14- Evdeki Büyük CD dolabının icindeki CD leri büyük bir gayretle devirme hevesinde olmak... sandalye koyarak engellenmiş durumda şu an:)))

15- EBEeee !!! Oynamak, saklanmak, bulmak...

16-Sokaktaki tüm hayvanlar.. Özellikle kediler ve kuşlar...

17- Geniş ve boş bulduğu tüm mekanlarda kendi başına gezmek el tutmadan ama kafasına göre Özgür kız yaaa :)))



En sevdiği yemek ve içecekler:


Bu zamana, onun keyfine, kimin yedirdiğine çok bağlı olsa da bizim de bir listemiz var.
1- Ballı ıhlamur. Özellikle hasta olduğunda sadece bununla beslendi diyebilirm.
2-Pilav. Her zaman yemese de kaşığını alıp bir karıştırır ama mutlaka tadına bakar:)
3-Makarna. Merakla pişmesini bekler. Dersiniz ki şimdi bir tabak yer. Üstelik sade olarak sever. Tabağını alır. Acıkmışsa ve keyfi yerindeyse epey yer. Sonra tabakta kalanları ters çevirir. Ki işin eğlenceli kısmı da budur zaten.
4-Mercimek çorbası. Ya da şöyle diyeyim katıp karıştırıp yaptığımız tüm sebze çorbaları.
5- Duruma göre ıspanak yemeği.
6-İçeceklerin başında ballıdan sonra '' manda '' yani mandalina suyunu sever. Hüp hüp diye içer. Biz zorlarsak döker tabii. O yüzden de zorlamamak gerekir. İçmezse tek yudumda hemen vitamini gitmeden bizim tarafımızdan içilir:)
7-Çay. Evet çayı da seviyor. Tabi ki bardak bardak değil sadece birkaç yudum alıyor. Ama onun da hakkını veriyor doğrusu. Her yudumda bir ohhh çekişi var ki insanın canı çay istiyor:) Yoksa ben de biliyorum ki kansızlık yapar, kanda ki demir emilimini azaltır ama dedim ya sadece birkaç yudum :)
8- Omlet. Haftasonları kahvaltımıza eşlik ediyor.
9-Sıcak çikolata evet evett ama sadece MC DONALDS'ın ki. bizimkilere ortak olduğu için artık bir bardakda ona alınıyor.
10- Bu liste bana göre uzar gider. Ama Neva ' ya soracak olursanız tüm bunları elinin tersiyle iter. Onun için varsa yokda '' meme ''. Ondan daha güzel, sıcak, içini ısıtan, anneye sarılarak yenen / içilen başka ne var ki!! Neva o yüzden de '' memeci ''. Ben olduğum zaman ne yemeklerin tadı var ne de içeceklerin. Ben de sabrediyorum. Birkaç ay kaldı. 2 yaşına kadar meme var ama sonra olmayacak. Bakalım Neva ne yapacak. Çok zor işim çok !!

Salı, Şubat 06, 2007

Küçük ayaklar


Soguk, bir türlü yağmayan kar, geçmeyen hastalıklar...
Kat kat giyinmeler, kızaran burunlar, içilen ıhlamurlar...
Ballı ıhlamurun yerini yavaş yavaş alan ilaçlar, hep yorgunluk hali...
Rutin işler, evin sıcaklığı, kaynayan demlikteki çayın buharı...
Sıcak banyo sonrası içilen bitki çayları, giyilen hırkalar...
Televizyonda dizi keyfi, diz üstü battaniye...
Şöyle bir karıştılan dergi ve kitaplar, bir türlü okunma sırası gelmeyen gazeteler...
Kapı kenarına yığılmış gazetelerin üzerinde Neva ' nın bebeğinin kutusu...
Dağınık saçlar, bolca sürülen nemlendiriciler...
Radyo keyfi, eski albümlerin karıştırılması...
Bir Erol Evgin bir eski Ajda şarkıları...
Bitmeyen işyeri dedikoduları, kapı önü fısıldaşmaları...
İşe geç kalma telaşı...
Esen rüzgar, savrulan atkılar....
Sıcacık şapkalar...
Evde olmanın keyfi, işe gitmeme kaçamağı...
Sabah kalvaltıları, içilen çaylar, dağınık yataklar...
Neva ' nın mis kokusu, küçük ayakları...
Gözünün önüne düşen saçı elinin tersiyle şöyle bir iteklemesi...
Gece ateş nöbetleri, uykusuz geceler, meraklı telefon konuşmaları...
Televizyonda yemek tarifleri, kavga eden kadınlar...
Erken inen gece karanlığı, tencerede ki çorbanın tıkırtısı...
Öğle sonrası uykuları, kalkınca gözlerdeki mayhoşluk,
Kuruyan ağızlar, içilen ılık içecekler...
Kalabalık aile olma hali...
Sabah uyanınca etraftaki karın güzelliği, nihayet yağması...
Arabaların karlı yollarda ki izleri, sokak lambasını ışığında yere düşen kar taneleri...
Neva' nın '' ka'' diyerek cama yapışması...
Kızarmış ekmek kokusu, akşam telaşı...
Dondurucu soğuk...
Son haftalar böyle geçti işte, hem bir koşuşturma hali hem de rutin işler,
Güzel güneşli günlerin hayali ile...

Pazartesi, Şubat 05, 2007

NEVA’nın Şarkıları

O artık kendi şarkılarını dinliyor
Evet… evet
O uzuuuun zamandan beri bizim evin ÖZGÜR KIZI :)
Kim mi ?
Tabii ki Neva…
Acaipp bir ritm duygusuna sahip,
O uzun süreden beri kendi sevdiği şarkıları dinliyor.
CD kapaklarından sevdi şarkıyı seçiyor
Ve sevdiği şarkıların ritmiyle dans etmeye bayılıyor.
Ve eğer ev ya da araba dışındaysak ve küçük hanımefendinin canı müzik dinlemek isterse
Sevdiği şarkıları liste olarak bize sunuyor.

Onun da Top 5’i var!!!

İşte NEVA 5
1-OKKA ( Hokka - Nazan Öncel )
2-PİYİ ( Peri – Nil Karaibrahimgil )
3-VİTTİ (Vitrin – Ajda Pekkan )
4-YA YA ( Aşkım Baksana Bana - Nazan Öncel )
5-LA LAA (Lay la lay la lay – Gülben Ergen


Unutmadan;
- Dans tek başına zorunlu olmadıkça yapılmıyor ( Baba ya da Anne ya da Ailenin diğer fertleriyle birlikte katılım şart!!
-Eller yumruk yapılıyor ve havaya sağlı sollu sallanıyor ki özellikle VİTRİN şarkısında bu belirgin!
-Şarkıların tekrarı her daim mümkün olabilmeli,

En Son Olarak ;
- Nevaaaa seninle dans etmeyi özledim Babacım !!!!
haydi ellleeeeer havaya dıttt dıttt dıtttt dııııııııııııııııııııııı :))))))))



BaBa_HaKaN