Salı, Nisan 17, 2007

Baharla birlikte


Bahar iyice kendini hissettirmeye başladı.
Her taraftan çimen kokuları geliyor.
Bahçelerde çiçekler açtı.
Neva ' da bu arada iyice büyüdü:)
Artık derdini iyice anlatır oldu.
Hatta bize oyunlar yapıp yeni numaralar bile deniyor.
Cumartesi günü havanın da güzel olmasını fırsat bilip Neva ' yla yürüyüşe çıktık. Eveeet yürüyüşe. Artık pusete binmiyoruz yakın mesafeler için. Elimden tuttu '' pıtır pıtır '' yürüdü. Dışarı çıkınca ne yapacağını şaşırıyor. Önce koşmaya başlıyor sonra fazla uzaklaşmadan gelip elimi tutuyor. Neredeyse tüm bahçelere girdik, tüm çiçekleri '' uzaktan '' kokladık. Sevinçle '' anne papat '' deyip bana yerdeki minik papatyaları gösterdi. En sevdiğim çiçektir papatyalar. Çimenlerin arasında onları da görünce çok sevindim. Sonra yere konmuş kuşların yayına gittik. Neva ne kadar '' del del '' dediyse de onlar hemen uçtular. O da ellerine iki yana açıp '' gitttii'' yaptı.
Neva ' yla beraber hergün yürüdüğüm yol boyunca yürümek çok keyifliydi. Hergün geçtiğim sokaklar, kaldırımlar olsa da meğer keşfedilecek ne çok şey varmış dedim:)
O minik boyuyla benden daha farklı bakıyor dünyaya. Yere atılmış kağıtlara çok şaşırdı. '' anne pis'' dedi. Sonra kocaman bir yoğurt kabına dikilmiş çiçekleri de ilk o fark etti. '' Anne bak ayran '' dedi. O göstermeden hiç fark etmemiştim tabii.
Kaldırımların arasında açmış minik sarı çiçekleri de o gördü. Oysaki ben hergün koşar adım yanlarından geçip gidiyordum. Onları da eğilip kokladık, sevdik. Sonra çiçeklerini dökmüş bir agaca çok acıdık:) Dibinde durup uzun uzun '' ayyy ayy '' dedik. Tüm bahçelere girdik, sokak orada oturanlar tarafından nasıl görünürmüş bir de oradan seyrettik. Pencere önüne konmuş ahşap bankta soluklandık. Yatak, nevresim, örtü satan dükkana uğradık. Sonra kırtasiyenin camına yapıştırdığı resimlere takıldık. En çok pembe şapkalı bebeği beğendik, atları sevdik. Oradan yine '' pıtır pıtır '' yürüyerek simitçinin yanındaki piyangoyuca uğradık. Rüzgarda dönen piyango biletlerini izledik '' alkış '' yaptık. Sırtımızı güneşe dönüp üst sokaktaki kreşin bahçesine gittik. İçeriye giremesekte salıncaklara ve kaydıraklara el salladık. Arada '' annem '' diye elimi sıkıca tuttu arada bırakıp kendi yürüdü.
'' Buket Uzuner '' gelecekti kitabevine imza için. Ama ertelenmiş pazar günü gelecekmiş. Gidip onu da öğrendik. Yoksa kitabımızla beraber mutlaka orada olacaktık. Benim en sevdiğim yazardır. Ve son kitabını okuyorum bugünlerde:)
Kitapçının vitrinine de takıldık. Çocuk kitaplarına baktık, sokağa taşan müzikle biraz dans ettik.
Güneş alçalmaya başlayıp serinlik çıkınca birbirimize sarılıp evimizin yolunu tuttuk.
Her zaman biz mi birşeyler öğreteceğiz bu miniklere onlarda bize ne çok şey öğretiyorlar.
Geziden çıkarılacak dersler öyle güzel ki benim için. Bir kere etrafımıza daha iyi bakmak, görmeyi öğrenmek lazım dedim kendime. Yanından koşup gittiğimiz hayatta ne detaylar var oysa ki... Sonra bazen karşımızdakinin yerine de koymalıyız kendimizi. Bir de onun cephesinden bakmalıyız olaylara. Böyle olunca sanki zor sandığımız pekçok şey daha kolay gözükecek gözümüze. Arada boyumuzu küçültüp bir de o gözle bakmak gerçekten de çok zevkli. Aşağılarda da çok eğlenceli şeyler oluyor çünkü:)

Dip not : Neva bu tacını Turkcell reklamlarında ki antenlere benzetiyor. Bağlan yerine de uydurduğu '' baldi '' lafı kaldı. Yani biz bu taca '' baldi baldi '' diyoruz. Arada antenleri sallayıp ileşime katkımız oluyor:) Bu fotograf cumartesi çekilmedi. Yani Neva gerçekten de elimden tutup dolaştı:)

Hiç yorum yok: