Çarşamba, Temmuz 23, 2008

Şeker


Hergece yatmadan önce konuşuyoruz bizi mutlu eden anlar, yaptığımız yanlışlar.
Birbir söylüyorsun tüm yaptıklarını.
Önce yanlışlar.
Bizi neden mutsuz ettikleri.
Demek ki diyorum bunların yanlış olduklarını bile bile yapıyorsun.
Çekmeceleri karıştırdığında, tüm kremi yüzüne sürdüğünde,
benim kolyem için dakikalarca ağladığında.
Sonra gelip bir '' özür dilerim annecim '' demen, o ses tonunu inceltip boynunu
hafif yana eğmen hepsi bilerek.
Numaradan ağladığın zamanlarda yok değil.
İnsan nasıl ağlarken birden gülebilir, ya da ağladığını unutup oyuncaklarının derdine düşebilir!
Bu aralar daha bir büyüdün, kelime hazinen o kadar gelişti ki hiç olmadık zamanda söylediğin bir kelimeyle şaşırıp babanla birbirimize bakakalıyoruz.
Tokaları hiç sevmiyorsun, oysa eskiden hep takardık.
Koca bir kutu tokan var.
Onları takmak yerine yatağına dizip oynamayı seviyorsun.
Saçlar hep böyle salkım saçak olacak.
Bale yapmaya bayılıyorsun.
Parmak uçlarında yüründüğünü nerden biliyorsun sen!
Sorduğum da '' cimmastikte '' diyorsun ama nezaman gittin biz bile bilmiyoruz:)
Parmak uçlarında yürümeye çalışıyorsun.
Ufff çok sıcak oldum diyerek şapkanı takıyorsun hani şapka bizi güneşten korur ya!
Sıcaktan da korumalı.
Sana göre ciddi işler yaptığın da kesinlikle gülmemeliyiz.
Çok bozuluyorsun.
Dans konusu çok ciddi iş mesela.
Banyo yapmayı seviyorsun ama yüzüne su değmeyecek nasıl olacaksa:)
Ağlarken bazen '' ben napıcamm '' diyorsun ki dudaklarımı ısırarak içimden gülüyorum.
Dün akşam da banyo yaptık.
Saçlarını kuruttuk, pijamalarını giyindik.
Tam yatmaya hazırlanırken aklına şekerin geldi.
Sonra bana binbir çeşit poz verdin.
Hani şu başını bir yana eğdiğin.
Sanki fotograf çekilirken başımızı eğmemiz gerek!
Sonra birbirimize sarılıp uyuduk,
Sen şekerden daha tatlıydın yine.

Hiç yorum yok: