Pazartesi, Ocak 23, 2006

Diş hediğimiz



Hafta sonu Neva 'nın çıkan dişi için diş hediği yaptık. Yılbaşından önce çıkmıştı. Ancak bir türlü araya giren tatillerden dolayı yapamamıştık. Daha fazla zaman geçirmeden yapmaya karar verdik. Pazar günü için hazırlıklara başladık.İlk iş buğdayı almak oldu. SSK işhanı içinde satılıyormuş. Oradan aldık. Akşamdan iyice ayıkladım , ıslattım ki kolay pişsin.
Diş hediği geleneği yörelere göre farklılık gösterse de genelde aynı şekilde hazırlanıp yeniliyor. Diş buğdayı kaynatmanın nedeni bebeğin dişlerinin buğday gibi düzgün olması için. Dişi ilk gören kişi bebeği baştan aşağı donatırmış, ama ben görür görmez erkenden herkese haber verdiğim için bu şansı kaçırdık :) Pişirilen buğdayın içine nohut, fasülye eklenebilir. Nar, ceviz serpiştirilebilir. Ben bir de leblebi şekerle süsledim. Eve eş dost yakın akraba çağrılır. Bebeğin önüne bir örtü içerinde çeşitli meslekleri temsilen eşyalar konurmuş. Biz makas, tarak, kitap, kalem, hesap makinası, ayna, telefon,para koyduk. Daha önce Tijen İnaltong 'un ' Her güne bir yemek ' kitabından okuduğum şekliyle bir ipe 32 adet buğday geçirip boynuna astım. 32 adet inci gibi dişi olsun diye :) Neva kolye küpe gibi ilgisini çeken ne varsa hemen atladığı için boynuna kolyeyi takar takmaz hemen çekiştirip yemeğe çalıştı. Aman koparmasın deyip yere oturttuk. Bir anda şaşırdı. Başından aşağı da buğday serpiştirdik. Ancak benim süslü kızım daha oturur oturmaz ilk önce uzakta ki aynayı aldı. Bizim gülüşmelerimiz arasında onu bırakıp parayı aldı. Ağzına götürmesin derken cetveli de alarak ilerde süslü bir mimar olacağının işaretlerini vermiş oldu :))
Böylece belki de günümüz de artık giderek unutulan geleneklerimizden birini daha gerçekleştirmenin keyfiyle bir pazar günü daha bitti.

Not : Diş buğdayı için ayrıntılı bilgi www.ankaradakianneler.com adresinden alınabilir.

Hiç yorum yok: