Cuma, Mayıs 04, 2007

Bahar gibisi yok!


Bahar sen ne güzelsin!
Etraf mis gibi çiçek kokmaya başladı.
Bahçelerde leylaklar açtı, ağaçların çiçekleri yeşile döndü.
Herşey biran da oldu sanki.
Daha pazar günü ne çok üşümüştük evde,
Akşam işten çıkınca gökyüzü hala mavi.
Yürürken etraftan guguk kuşlarının sesi gelmekte.
Sabah kuş cıvıltılarıyla uyanıyoruz iki gündür.
Sesleri duyunca bugün de güzel olacak diye geçiriyorum içimden.
Yol boyunca bahçelere bakıyorum.
Hele de köşedeki apartmanın bahçesi bir harika.
Yok öyle güller yada menekşeler.
Küçük küçük papatyalarla dolu, görünce insanın yüzünü güldüren.
Sonra balkonlara çıkmaya başlamış herkes.
Bir bir atılmış sandalyeler, üzerlerinde renkli örtüler.
Balkon kenarlarına da renkli saksılar yerleşmiş, içlerinde yavaş yavaş dönen rüzgar gülleri.
Herkes daha bir yavaşlamış koşturmayı bırakmış sanki.
Ağır ağır yürüyorlar yolda, sırtları ısınsın yüzlerine gülümseme yerleşsin diye.
Sonra manavın tezgahı da pek şenlendi.
Renk renk herşey.
Abla bu da yeni geldi bak taptaze diyen manavın neşeli çırağı daha bir neşeli olmuş sanki,
Köşede ki çiçekçi amcanın çiçekleri daha bir arttı.
İçlerinde yine en güzelleri papatyalar, kocaman herbiri.
Etrafta sinekler bile uçuşmaya başladı.
Tezgahlarda yeşil erikler tuza batırılıp yenmeyi bekliyor,
kırmızı çilekler de krem şantiye,
Beklenen yaz hızla geldi,
Ankara ' nın sonbaharı ayrı güzeldir, baharı ayrı güzel.
Çok kısa sürse de baharı, ardından kavurucu sıcaklar gelmeden yine de yüzümüzü güldürür,
henüz ceket bile giyemeden bir bakmışız kısa kollu giymeye başlamışız bile,
Ankara bu,
her hali başka güzel,
her baharı ayrı güzellikte,
yaşanılası...

Hiç yorum yok: